İngilizce Çeviri Testleri Ana Sayfası
TEST – 12
1) . It is obvious that so long as we can't find a better one, we have to live in this house.
A) Daha iyisini bulana kadar bu evde oturmak istiyorum.
B) Bu evde olurmak zorunda olduğumuz için daha iyisini aramıyoruz.
C) Daha iyisi karşımıza çıkana kadar bu evde oturacağız.
D) Daha iyisini bulamadığmız sürece bu evden çıkamayız.
E) Daha iyisini bulamadığımız sürece bu evde oturmak zorunda olduğumuz apaçık.
2) . Thanks to the efforts of environmentalists there are few people left who are not aware of the dangers of pollution.
A) Çevre korumacılara binlerce teşekkürler; kirliliğin farkına varmamızı sağladılar.
B) Çevre korumacılar sayesinde kirliliğin tehlikelerinin farkına varmayan pek az kimse kaldı.
C) Kirliliğin tehlikelerini çevre korumacılar insanlara anlattı.
D) İnsanlar hava kirliliğinin tehlikelerini çevre korumacılar sayesinde öğrendiler.
E) Çevreciler kirliliğin tehlikelerinin farkına varılması için ciddi çalışmalar yapıyorlar.
3) . I regretted ever having written the letter.
A) Mektubu yazmaktan pişmanlık duydum.
B) Mektubu böyle yazmamalıydın.
C) Keşke mektup yazmasaydın.
D) Mektubu öyle yazdığım için çok pişmanım.
E) Pişman olmaktansa mektubu yazmasaydın.
4) . To protect its own fisheries, Canada has taken a tougher line with foreign vessels fishing its coasts.
A) Kanada, kendi balıkçılığını geliştirmek için kıyılarında avlanan yabancı teknelere karşı önlemleri artırmıştır.
B) Kanada kendi balıkçılık bölgelerini korumak amacıyla, kıyılarında avlanan yabancı teknelere karşı sert bir mücadeleye girişmiştir.
C) Kanada kendi balıkçılığını güçlendirmek için kıyılarına yaklaşan yabancı balıkçı teknelerine karşı sert önlemler almıştır.
D) Kanada kendi balık alanlarını korumak için kıyılarında balık avlayan yabancı teknelere karşı daha sert bir tavır almıştır.
E) Kanada kendi balık alanlarını geliştirmek için sert önlemler alarak kıyılarında yabancı teknelerin avlanmasını engellemiştir.
5) . In his statement, he did not conceal the fact that Serbia's hard-line attitude had led to the breakdown of the talks.
A) Demecinde, Sırbistan'ın katı tutumunu görüşmelerin kesilmesine yol açtığı gerçeğini saklamadı.
B) Yaptığı açıklamada, görüşmelerin kesilmesinde, Sırbistan'ın uzlaşmaz tutumunun etkili olduğu gerçeğini saklamadı.
C) Konuşmasında, Sırbistan'ın olumsuz tavrı sonucu görüşmelerin kesildiği gerçeğini belirtmekten kaçınmadı.
D) Görüşmelerin kesilmesine, Sırbistan'ın uzlaşmaz tavrının neden olduğu gerçeğini belirtmekten çekinmedi
E) Sırbistan'ın katı tutumu nedeniyle görüşmelerin kesildiğini açıkça belirtmekten çekinmedi.
6) . It seems likely that the recession in the wool textile industry will continue throughout the year and that many mills may be permanently closed.
A) Görüşüne bakılırsa, yünlü dokuma sanayisindeki gerileme yıl içinde de sürecek ve bazı fabrikalar tamamen kapanacaktı.
B) Yünlü dokuma sanayisinde bütün yıl boyunca devam eden bunalım sonucu çoğu fabrikanın süresiz olarak kapanması kaçınılmaz görünüyor.
C) Yünlü dokuma sanayisinde yıl içinde bir durgunluk görüleceği ve pek çok fabrikanın tamamen kapanacağı kesindir.
D) Yünlü dokuma sanayisindeki durgunluğun yıl boyunca süreceği ve pek çok fabrikanın süresiz kapanabileceği muhtemel görünüyor.
E) Çoğu fabrikanın süresiz kapanmasına neden olabilecek durgunluk, yünlü dokuma sanayisinde yıl boyunca devam edecek gibi
7) . What we really expect to find in a world of art is a certain personal element and a distinctive sensibility.
A) Bir sanat ortamında bulunmasını istediğimiz şeyler aslında belirli bir kişisel nitelik ile kendine özgü bir duyarlılıktır.
B) Belirli bir kişisel anlaTim ve farklı bir duyarlılık, bir sanat eserinin gerçekten bulunması istenen niteliktedir.
C) Gerçekten bir sanat eserinde bulmayı umduğumuz şey, belirli bir kişisel öğe ve belirgin bir duyarlılıktır.
D) Çarpıcı bir duyarlılık ve belirli bir kişisel boyut bir sanat eserinde esas olarak bulunmasını istediğimiz öğelerdir.
E) Belirli bir kişisel özelliğin ve etkileyici bir duyarlılığını, bir sanat eserinde bulunmasını gerçekten arzuluyoruz.
8) . It was pointed out that the company which had been on the verge of bankruptcy had got over the crisis through substantial borrowings from various banks.
A) İflasın eşiğine gelmiş olan şirketin çeşitli bankalardan yüklü krediler alarak bunalımı aştığı belirtildi.
B) Bazı bankalardan bol kredi alarak bunalımı atlatmaya çalışan şirketin iflasa doğru sürüklendiği bildirildi.
C) İflasla karşı karşıya gelmiş olan şirketin bunalımı aşmak için pek çok bankadan büyük krediler aldığı ifade edildi.
D) Çeşitli bankalardan, yüklü krediler olarak bunalımı atlatmaya çalışan şirketin iflastan kurtulamadığı açıkladı.
E) İflas tehlikesini atlatmış olan şirketin bazı bankalardan bol kredi olarak bunalımdan çıktığı belirtildi.
9) . Since the signing of Maastricht Treaty, Britain has constantly been in conflict with her partners in the European Union over the question of monetary union.
A) Maastricht Antlaşması imzalandıktan sonra İngiltere, para birliği konusunu ileri sürerek, Avrupa Birliğindeki ortakları ile sert bir çalışma içine girmiştir.
B) Maastricht Antlaşması'nın imzalanmasından beri İngiltere, Avrupa Birliğindeki ortaklarıyla para birliği konusunda sürekli bir çatışma içinde olmuştur.
C) Maastricht Antlaşması'nın imzalanmasından bu yana, İngiltere para birliği konusu üzerinde durmuş ve Avrupa Birliği'ndeki ortakları ile zaman zaman tartışmıştır.
D) Maastricht Antlaşması'nın imzalanması üzerine, İngiltere para birliği konusunda Avrupa Birliği'ndeki ortaklarından farklı bir tavır içine girmiştir.
E) Maastrich Antlaşması'nın imzalanmasıyla İngiltere, para birliği konusunda Avrupa Birliği'ndeki ortakları ile tam bir uyum içine girmiştir.
10) . The committee unanimously rejected a proposal to divide the city into two zones and stressed the need to consider the whole city as a unit.
A) Kurul, kenti iki bölgeye ayırmayı amaçlayan öneriyi tümüyle reddetti ve kentin bir bütün olarak ele alınması gerektiğini savundu.
B) Kentin iki bölgeye ayrılmasına ilişkin öneriyi derhal reddeden kurul, tüm kentin bir bütün olarak ele alınması gerektiği görüşüne vardı.
C) Kurul, kenti iki bölgeye ayırmaya önerisini oy birliğiyle reddetti ve tüm kentin bütün olarak düşünülmesi gereğini vurguladı.
D) Tüm kentin bir bütün olarak değerlendirilmesi gereği üzerinde duran kurul, kenti iki ayrı bölgeye ayırmaya yönelik öneriyi tereddütsüz reddetti.
E) Kentin iki ayrı bölgeye ayrılmasını öngören öneriyi oy çokluğu ile reddeden kurul, tüm kentin bir bütün olarak görülmesi gereği üzerinde ısrarla durdu.
11) . The report makes it clear that in 1995 most European countries met almost half of their energy needs by means of natural gas.
A) Raporda, doğal gazın 19967da Avrupa ülkelerinin çoğunda enerji ihtiyacının yaklaşık yarısını karşıladığı belirtilmektedir.
B) Avrupa ülkelerinin çoğunun enerji ihtiyaçlarının yarısını doğal gaz kullanarak karşıladığı 1996'da hazırlanan raporda açıklanmıştır.
C) Raporda, 1996'da Avrupa'da enerji ihtiyaçlarının yarısında çoğunu doğal gaz yoluyla karşılayan pek çok ülke olduğu açıkça ifade edilmektedir.
D) Raporda açıkça ifade, edildiğine göre, 1996'da çoğu Avrupa ülkesi, enerji "İhtiyacının yarısını doğal gazla karşılamak zorunda kalmıştır.
E) Rapor, 1996'da çoğu Avrupa ülkesinin enerji ihtiyaçlarının yaklaşık yarısını doğal gaz vasıtasıyla karşıladığını açıkça ortaya koymuştur.
12) . Most speakers at the meeting pointed out that, in recent years, some of the research projects undertaken by universities had been concerned more with current problems than with purely scientific matters.
A) Toplantıya katılan çoğu konuşmacı, son yıllarda üniversiteler tarafından uygulanan araştırma projelerinin sadece bilimsel konularda değil, aynı zamanda güncel sorunlarla da ilgili olması gerektiğini vurguladı.
B) Konuşmacıların toplantıda görüş birliğine vardığı gibi, son yıllarda üniversiteler tarafından yürütülen araştırma projeleri salt bilimsel konulardan çok, güncel sorunlarla ilgilidir.
C) Toplantıdaki pek çok konuşmacı, üniversitelerce sürdürülen araştırma projelerinden bazılarının salt bilimsel konular yerine, güncel sorunlarla ilgili olması gerektiğini belirtti.
D) Toplantıdaki konuşmacıların çoğu, son yıllarda üniversitelerce üstlenilen bazı araştırma projelerinin salt bilimsel konulardan çok güncel sorunlarla ilgili olduğunu belirtti.
E) Toplantıda söz alan pek çok konuşmacı, son yıllarda üniversitelerden yürüttüğü araştırma projelerinin bilimsel konularla olduğu kadar güncel sorunlarla da ilgili olduğunu belirtti.
13) . Some years ago the German Constitutional Court decided by a 6 to 2 vote that no law could allow abortion in violation of the rights of the unborn.
A) Yıllarca önce Alman Anayasa Mahkemesinin 2'ye karşı 6 oyla aldığı bir karara göre, hiçbir yasa, doğmamış, çocuğun haklarını hiçe sayarak kürtaja izin vermez.
B) Alman Anayasa Mahkemesinin birkaç yıl önce 2'ye karşı 6 oyla aldığı karara göre, doğmamış çocuğun haklarını ihlal etmek demek olan kürtaja hiçbir yasa izin vermez.
C) Birkaç yıl önce, Alman Anayasa Mahkemesi, hiçbir yasanın doğmamış çocuğun haklarını aykırı olarak kürtaja izin veremeyeceğine 2'ye karşı 6 oyla karar verdi.
D) Alman Anayasa Mahkemesi, doğmamış çocuğun haklarının ihlal edilmesi demek olan kürtaja hiçbir yasanın izin veremeyeceği görüşünü birkaç yıl önce 2'ye karşı 6 oyla değiştirdi.
E) Alman Anayasa Mahkemesi, birkaç yıl önce, hiçbir yasada kürtaja izin verilmeyeceğine 2'ye karşı 6 oyla karar vererek, doğmamış çocuğun hakkının ihlal edilmesini engelledi.
14) . The president believes that the only way to make laws work is to make them mandatory.
A) Başkan, çalışma sırasında kuralların düzenli bir şekilde uygulanması gerektiğine inanıyor.
B) Başkan, kanunların işlemesini sağlamanın tek yolunun onları zorunlu kılmak olduğuna inanıyor.
C) Başkan, düzenli bir çalışmanın ancak gerekli kuralların uygulanmasıyla mümkün olacağına inanıyor.
D) Başkan, kanunların ancak zorunlu hallerde uygulanması gerektiğine inanıyor.
E) Kanımızca, ancak kurallar uygulandığı takdirde düzenli bir çalışma yapılabilir.
15) . Some scientists believe that heat changes in the oceans may have led to sudden climate shifts.
A) Bazı bilim adamları, okyanuslardaki ısı değişikliklerinin ani iklim değişmelerine yol açmış olabileceğine inanıyorlar.
B) Bazı bilim adamları geçmişteki ani iklim değişikliklerinin okyanus akıntısındaki değişmeden kaynaklandığına inanmıyorlar.
C) Bazı bilim adamları, geçmişte okyanus akıntısında görülen değişikliklerin iklim değişmelerinden kaynaklanmış olabileceğine inanıyorlar.
D) Bazı bilim adamları okyanus akıntısını değiştiren etkenin geçmişteki ani iklim değişiklikleri olduğundan şüpheleniyorlar.
E) Bazı bilim adamları, okyanus akıntısındaki değişikliklerin geçmişteki ani iklim değişmeleriyle aynı zamanda olduğundan emin değiller.
16) . Ancient Mesopotamia, consisting of the different regions surrounding two long rivers, was the center of a number
of early civilizations.
A) Eski Mezopotamya, iki uzun nehri çevreleyen farklı bölgelerden ibaret olup, ilk ve en büyük uygarlıklardan birinin merkezi idi.
B) İki nehri çevreleyen çevreleyen çöl bölgelerinin meydana getirdiği Eski Mezopotamya'da ilk büyük uygarlıklardan birinin merkezi vardı.
C) Eski Mezopotamya, iki uzun nehir civarındaki çöl bölgelerinde ortaya çıkarken, aynı zamanda ilk büyük uygarlıklardan birinin de merkezi oluyordu.
D) İlk uygarlıklardan birinin merkezi olan Eski Mezopotamya, iki büyük nehri çevreleyen bölgeden ibaretti.
E) İki uzun nehri çevreleyen farklı bölgelerden oluşan Eski Mezopotamya, bazı eski uygarlıkların merkeziydi.
17) . It is widely known that industry does not put enough of its resources into research, preferring instead industry transfer which is believed to be fail-safe and much easier.
A) Sanayinin araştırmaya yeterince kaynak ayırdığı ve bu yüzden, daha kolay ve garantili bir yol olan dışardan sanayi transferi üzerinde ısrar edilmesi gerektiği yaygın olarak biliniyordu.
B) Anlaşıldığı kadarıyla sanayi, araştırmayı yeterince benimsemiyor ve bunun yerine, daha garantili ve kolay olduğuna inandığı sanayi transferini tercih ediyor.
C) Sanayide araştırma ve geliştirmenin yeterince yararlı olmadığı ve bunun yerine, sanayi transferinin daha garantili ve kolay olacağına inanılıyor.
D) Sanayinin araştırmaya yeteri kadar kaynak ayırmadığı, bunun yerine, garantili ve çok daha kolay olduğuna inanılan sanayi transferini tercih ettiği yaygın olarak biliniyor.
E) Sanayi transferinin daha garantili ve çok daha kolay olduğuna inananlar tarafından, sanayinin araştırma ya yeteri kadar kaynak aktarmada yetersiz kaldığına yaygın olarak inanılıyor.
18) . According to the report submitted to the Prime Minister, by the end of this year the inflation which is so high will have been pulled down.
A) Başbakana sunulan rapordan, enflasyonun, bu yılın sonuna kadar kısmen aşağı çekileceği anlaşılıyor.
B) Başbakana sunulan bir raporda çok yüksek olan enflasyonun, bu yıl sonuna kadar tamamen durdurulacağı belirtiliyor.
C) Başbakana sunulan rapora göre, bu yılın sonuna kadar çok yüksek olan enflasyon aşağı çekilmiş olacak.
D) Başbakana sunulan raporda da belirtildiği gibi, bu yıl sonu itibariyle çok yüksek olan enflasyon tamamen ortadan kalkmış olacak.
E) Başbakana sunulan rapordan anlaşıldığına göre, enflasyon bu yıl sonunda bir sorun olmaktan çıkacak.
19) . So many changes will have to be made in the law to enable free trade zones work effectively.
A) Yasalarda gerekli değişiklikler yapıldığı takdirde, serbest ticaret bölgelerinin hemen faaliyete geçmesi sağlanabilir.
B) Yasada çeşidi düzeltmeler yapılmadan serbest ticaret bölgelerinin verimli bir şekilde çalışması imkânsız olacaktır.
C) Serbest ticaret bölgelerinin en verimli şekilde çalışmalarını sağlamak için bazı yasal değişikliklerin yapılması beklenmektedir.
D) Serbest ticaret bölgelerinin etkili bir şekilde işletilmesini sağlamadan önce, yasada çok fazla değişikliğin yapılması zorunlu olacaktır.
E) Serbest ticaret bölgelerinin kârlı bir şekilde işletilebilmesi için bazı yasal değişikliklerin yapılması şarttır.
20) . If this treatment does not work, there are also other techniques that can be used.
A) Bu tedavi tam olarak başarılı olmadığı takdirde, denenebilecek başka teknikler de var.
B) Bu tedavi ile beklenen sonuç elde edilemezse başka teknikleri de denemek zorunda kalabiliriz.
C) Başka yöntemlerin kullanılması bu tedavinin istenilen sonucu verip vermemesine bağlıdır.
D) Bu tedavi işe yaramazsa, kullanabilecek başka teknikler de var.
E) Bu yöntemle ulaşılan sonuç beğenilmezse, diğer yöntemleri kullanmamız gerekir.
21) . The Soros Foundation was established at the beginning of the century to put into effect the wishes expressed by George Soros in his will.
A) Yüzyılın başında kurulan Soros Vakfı'nın amacı, George Soros'un vasiyetnamesindeki dileklerini hayata geçirmektir.
B) George Soros'un vasiyetnamesinde ifade ettiği hedeflere ulaşmak için yüzyılın başlarında Soros Vakfı kurulmuştur.
C) Soros Vakfı, George Soros tarafından vasiyetnamesinde ifade edilen dilekleri hayata geçirmek için, yüzyılın başında kuruldu.
D) George Soros tarafından hazırlanan vasiyetnamedeki dilekleri gerçekleştirebilmek amacıyla, yüzyılın başında Soros Vakfı'nın kurulması sağlanmıştır.
E) Soros Vakfı'nın kuruluş amacı, George Soros tarafından yüzyılın başında kaleme alınan vasiyeti hayata geçirmektir.
22) . The site of Ephesus was first discovered in 1435 by the French archaeologist Franco Gutenberg and other later studies in the area have distinguished five strata of settlements.
A) Fransız arkeolog Franco Gutenberg tarafından, ilk kez 1435'te keşfedilen Efes'in yerinde beş ayrı yerleşim katmanı olduğu, çeşitli çalışmalarda ortaya çıkarılmıştır.
B) Bir Fransız arkeolog olarak Franco Gutenberg 1435'te keşfedilen Efes'in yerini ilk bulan kişidir ve daha sonra yapılan çalışmalar burada beş ayrı yerleşim seviyesini ortaya çıkarmıştır.
C) Efes'in yerini 1435'te ilk bulan bir Fransız arkeolog olan Franco Gutenberg'dir ve burada yapılan çalışmalar beş yerleşim katmanını ortaya çıkarmıştır.
D) Çeşitli çalışmalarda beş ayrı yerleşim katmanına sahip olduğu anlaşılan Efes'in yerini, Fransız arkeolog Franco Gutenberg 1435'te keşfetmiştir.
E) Efes'in yeri, ilk kez 1435'te bir Fransız arkeolog olan Franco Gutenberg tarafından bulunmuş ve daha sonraki çalışmalar beş yerleşim katmanını belirlemiştir.
23) . France's newspaper market continues to flourish with relatively stable prices.
A) Fransız gazete piyasası, nispeten istikrarlı fiyatlarla gelişmeye devam ediyor.
B) Fransa'da gazete fiyatlarındaki istikrar kısmen devam etmektedir.
C) Fransız basın piyasası gelişmesini sürdürmektedir.
D) Fransa'da gazete fiyatlarının istikrarlı durumu devam etmektedir.
E) Fransa'da gazete fiyatlarının istikrarlı durumu devam etmektedir.
24) . Geleceğimiz , elleri yerine kafalarını kullanan insanların elindedir.
A) People who use their brains more than their hands are going to control our future.
B) In our future people will use their brains rather than their hands.
C) It's our heads not our hands that are going to be important.
D) Our future is in the hands of people who use their heads instead of their hands.
E) In our future people will have to learn to use their hands rather than their reason.
25) . Since the results of the tests are worrying many employers are looking for people with a good knowledge of chemistry.
A) Sonuçların üzücü olan yanı şu ki çoğu işveren başvuranların daha iyi kimya bilgisine sahip olmaları gerektiğini belirtmiş.
B) Testlerin sonuçları şaşırtıcı, şimdi çoğu işverenin iyi kimya bilgisine sahip kişilere gereksinimi var.
C) Testlerin sonuçları önemli, işverenlerin çoğu şimdi işçilerinin daha iyi kimya bilmesini istiyor.
D) Testlerin sonuçları endişe verici olduğundan, pek çok işveren iyi kimya bilgisine sahip kişiler arıyor.
E) Sonuçlar özellikle ürkütücü, işverenlerin çoğu artık sadece iyi kimya bilgisine sahip kişilere iş veriyor.