İngilizce Çeviri Testleri Ana Sayfası

TEST – 13

1) . Whatever measures the Ministry may have taken against smuggling, it is essential that the public should also be enlightened about the topic.
A) Yolsuzluğa karşı hangi tedbirlerin alınması gerektiği hususunda Bakanlık kamuoyu oluşturmaya çalışıyor.
B) Silah kaçakçılığına karşı alınan tedbirlere ek olarak Bakanlık kamu oyunu da aydınlatmak için konu üzerinde duruyor.
C) Yolsuzlukları önlemek için Bakanlığın aldığı bir dizi tedbire ek olarak konu hakkında kamuoyu da aydınlatılıyor.
D) Rüşvete karşı ne gibi tedbirler alınması gerektiği hususunda Bakanlık kamuoyuna açıklamalar yapmayı uygun görüyor.
E) Kaçakçılığa karşı Bakanlık hangi tedbirleri almış olursa olsun, konu hakkında kamuoyunun da aydınlatılması şarttır.

2) . If he knew what the board had decided as regards his promotion, he would be terribly upset.
A) Naklen tayini hakkında Kurul’un nasıl bir karar verdiğini bilse, büyük üzüntü duyardı.
B) Tayini için Kurul'un verdiği kararı bilseydi, derhal istifa ederdi.
C) Kendi durumu ile ilgili olarak Kurul'un kararının ne olduğunu bilmiş olsaydı, tayin edilmeyi kesinlikle istemezdi.
D) Terfisi ile ilgili olarak Kurul'un neye karar verdiğini bilse, tam bir düş kırıklığına uğrardı.
E) Başarısızlığı nedeniyle hakkında Kurul'un ne tür bir karar ve- receğini bilseydi, son derece sinirlenirdi.

3). I firmly believe that we must put into effect some vital plans in order to increase productivity.
A) Üretimi arttıracak çeşitli planlar geliştirmemiz gerektiği görüşüne tamamen katılıyorum.
B) Verimliliği arttırmak için bazı acil planları yürürlüğe koymamız gerektiğine kuvvetle inanıyorum.
C) Verimliliğin artırılması bakımından bazı önemli planlar geliştirmemiz gerektiği düşüncesindeyim.
D) Verimlilik düzeyini geliştirmek için bazı kapsamlı planlar üzerinde durmamız gerektiği inancındayım.
E) Bence verimliliği arttırmak için bazı planlar geliştirmek yararlı olabilir.

4). Turkey's membership of the European Community will be of crucial importance for the development of our international economic relations.
A) Türkiye'nin Avrupa topluluğuna üyeliği, uluslararası ekonomik ilişkilerimizin gelişmesi bakımından hayati bir önem taşıyacaktır.
B) Uluslararası ekonomik ilişkilerimizin geliştirilmesi için Türkiye'nin Avrupa topluluğuna üye olması son derece önemli görülmektedir.
C) Türkiye'nin uluslararası ekonomik ilişkilerinin artması, Avrupa Topluluğuna üyelik için büyük önem taşımaktadır.
D) Uluslararası ekonomik ilişkilerimizin gelişmesi sonucu Türkiye'nin Avrupa Topluluğu'na üye olması daha da çok önem kazanmıştır.
E) Türkiye'nin Avrupa topluluğuna üyeliğinden sonra uluslararası ekonomik ilişkilerimizin geliştirilmesi çok büyük önem taşıyacaktır.

5) . Propose what they may, we are not going to accept their views on this matter.
A) Bu konuda ne gibi önerileri ileri sürecekleri hususunda herhangi bir görüşümüz bulunmamaktadır.
B) İstedikleri önerileri yapsınlar, bu sorunla ile ilgili görüşlerini kimseye kabul ettiremeyecekler.
C) Ne önerirlerse önersinler, bu konudaki görüşlerini kabul etmeyeceğiz.
D) Ne gibi öneriler getirecekleri belli değilse de onların bu konuya bakış açılarını kabul edemeyiz.
E) Her ne önerdilerse, bu konu ile ilgili olarak hiç birini kabul etmedik.

6) . Owing to an unexpected postponement in the delivery of the mail, his application did not reach in time.
A) Postanın dağıtılmasındaki beklenmeyen gecikme nedeniyle, başvurusu bize zamanında ulaşmadı.
B) Mektupların dağıtımı gecikince, bize yaptığı başvuru saatinde ulaşmadı.
C) Postadaki beklenmeyen gecikme yüzünden başvurusunu zamanında bize gönderemedi.
D) Başvurusunun bize zamanında ulaşmamasının nedeni, postanın dağıtımında meydana gelen gecikme idi.
E) Postanın hiç tahmin edilmeyen gecikmesi, onun başvurusunun bize çabuk ulaşamamasına yol açtı.

7) . It was generally agreed by the board that a new plant should be opened in Sweden.
A) Kurulun onayladığı yeni fabrika İsveç'te açılacaktır.
B) Kurul, öncelikle İsveç'te yeni bir fabrika açılmasını onaylamışta.
C) İsveç'te yeni bir fabrika açılması, kurul tarafından oybirliği ile kabul edilmiştir.
D) Kurula, yeni fabrikanın İsveç'te açılması önerilmiştir.
E) Kurulun onayı üzerine İsveç'te yeni bir fabrika açıldı.

8) . Amongst of Turkey's priorities in international politics, membership of the European Community takes the first place.
A) Türkiye, Avrupa Topluluğuna üye olabilmek için, uluslararası ilişkilerindeki öncelikleri geniş bir biçimde tespit etmiştir.
B) Türkiye'nin uluslararası politikadaki öncelikleri arasında Avrupa Topluluğu üyeliği başta gelmektedir.
C) Avrupa Topluluğuna üyelik, Türkiye'nin uluslarası politikasındaki ilk tercihtir.
D) Uluslarası ilişkiler bakımından, Türkiye'nin en başta gelen amacı Avrupa Topluluğuna girmektir.
E) Türkiye Avrupa Topluluğuna girmekle uluslararası politikada çeşitli avantajlar elde edecektir.

9) . The reports we have received up to now concerning the disaster seem to be exaggerating the situation.
A) Felaketle ilgili olarak bize ulaşan raporların hepsi, abartılı bir şekilde kaleme alınmış.
B) Felaketle ilgili olarak, durumun abartıldığı değişik raporlar yazıldı.
C) Aldığımız tüm raporlarda, felaketin neden olduğu durum çok abartılmaktadır.
D) Felaketle ilgili olarak bugüne kadar aldığımız raporlar durumu abartıyor gibi görünüyor.
E) Aldığımız raporların hepsi, felaket sonucu ortaya çıkan durumu ayrıntılı olarak anlatıyor.

10) . The company accountant, charged with misuse, has been put on trial.
A) Zimmetine para geçirmekle suçlanan şirket muhasebecisi mahkemeye verildi.
B) Şirketi zarara soktuğu için muhasebeci aleyhinde dava açıldı.
C) Şirketin iflasına yol açtığı gerekçesiyle muhasebeci gözetim altına alındı.
D) Hapse atılan şirket muhasebecisi, rüşvet almakla suçlandı.
E) Yolsuzluk yaptığı iddiasıyla şirketin muhasebecisi hapse mahkum oldu.

11) . The growth of industrialism in the West is concerned with the growth of democracy.
A) Batı’da sanayinin gelişmesi demokrasinin ortaya çıkmasıyla hızlanmıştır.
B) Demokrasinin güçlenmesi, Batı’daki gelişmesi ortak bazı ilkelere dayanmaktadır.
C) Sanayi ve demokrasinin Batı’daki 'gelişmesi ortak bazı ilkelere dayanmaktadır.
D) Demokrasinin gelişmesi, Batı’daki sanayinin gelişmesi ile mümkün olmuştur.
E) Batı’da sanayinin gelişmesi, demokrasinin gelişmesi ile ilişkilidir.

12) . Widespread vaccination campaigns carried out by the Ministry of Health have been efficient in reducing infant mortality.
A) Sağlık Bakanlığının yürüttüğü geniş aşı kampanyaları sonucu, bebek ölümleri bir sorun olmaktan çıkmıştır.
B) Bebek ölümlerinin azaltılması amacıyla, Sağlık Bakanlığı geniş bir aşı kampanyası başlattı.
C) Bebek ölümlerinin azaltılmasında en büyük etken, Sağlık Bakanlığının başlattığı geniş aşı kampanyasıdır.
D) Bebek ölümlerini azaltmak için Sağlık Bakanlığınca yürütülen kampanya başarılı olmuştur.
E) Sağlık Bakanlığı tarafından yürütülen, yaygın aşı kampanyaları, bebek ölümlerinin azaltılmasında etkili olmuştur.

13) . Deforestation is causing an alarming decrease in the amount of farming area.
A) Ormanların azlığı, sulu arazi miktarının giderek tehlikeli bir şekilde ortadan kalkmasına neden olmaktadır.
B) Ormanların yok edilmesi nedeniyle, tarım arazisinin ciddi bir şekilde azaldığı görülmektedir.
C) Ormanların yok olması, ekilebilir toprakların miktarında tehlikeli bir azalmaya neden olmaktadır.
D) Ekilebilir toprakların tehlikeli bir şekilde azalması, ormanların yok edilmesiyle ilgilidir.
E) Ormanların yok olması nedeniyle, tarıma elverişli toprakların miktarında azalma olmaktadır.

14) . After years of fighting the two countries have at last decided to sign peace treaty.
A) İki ülkenin temsilcileri bir antlaşma imzalayarak yıllarca süren barış dönemini başlattılar.
B) Yıllarca süren savaştan sonra iki ülke, nihayet bir barış antlaşması imzalamaya karar verdiler.
C) Yıllarca süren savaş, iki ülkenin nihayet anlaşması ve bir barış yapması ile sonuçlanmıştır.
D) Savaşın yıllarca sürmesi sonucu, iki ülke bir antlaşma imzalamayı kabul ettiler.
E) İki ülkenin imzaladığı barış antlaşması ile yıllarca süren bu savaş sona erdi.

15) . In developed countries, social security has been a main issue since the beginning of this century.
A) Bu yüzyılın başından itibaren, gelişmiş ülkelerin en başta gelen sorunu sosyal güvenlik olmuştur.
B) Bu yüzyılın başlarında gelişmiş ülkelerde ciddi bir sorun olarak sosyal güvenlik konusu üzerinde çok tartışılmıştır.
C) Gelişmiş ülkelerdeki sosyal güvenlik uygulaması bu yüzyılın başlarında görülen en önemli olaydır.
D) Gelişmiş ülkelerdeki sosyal güvenlik, bu yüzyılın başlarından beri önemli bir konu olmuştur.
E) Bu yüzyılın başında, sosyal güvenliğin gelişmiş ülkelerde görülen önemli bir sorun olduğu kabul edilmiştir.

16) . In accordance with the report submitted to the Minister, by the end of this fiscal year inflation will have been pulled down considerably.
A) Bakana sunulan rapordan, enflasyonun, bütçe yılı sonuna kadar kısmen aşağı çekileceği anlaşılıyor.
B) Bakana sunulan bir raporda enflasyonun, bu yıl sonuna kadar tamamen durdurulacağı belirtiliyor.
C) Bakana sunulan rapora göre, bu mali yıl sonuna kadar enflasyon önemli derecede aşağı çekilmiş olacak.
D) Bakana sunulan raporda da belirtildiği gibi, bu mali yıl sonu itibariyle enflasyon tamamen ortadan kalkmış olacak.
E) Bakana sunulan rapordan anlaşıldığına göre, enflasyon bu mali yıl sonunda bir sorun olmaktan çıkacak.

17) . Activities like gardening and swimming help to release mental tension.
A) Zihin yorgunluğu, ancak yüzrne ve bahçe ile uğraşma gibi faaliyetlerin yardımıyla giderilebilir.
B) Bahçe ile uğraşma ve yüzme gibi faaliyetler, zihinsel gerginliğin giderilmesine yardımcı olur
C) Zihin yorgunluğunun giderilmesine yardım eden faaliyetler, bahçe ile uğraşma ve yüzmedir.
D) Zihinsel gerginliğin giderilmesine yardım eden, yüzmle ve bahçe ile uğraşma gibi faaliyetler desteklenmelidir.
E) Yüzme ve bahçe ile uğraşma, zihinsel gerginliğin yok olmasına katkı sağlayan faaliyetlerdir.

18) . Unfortunately most people are prejudiced against modes of behaviour that are different from their own.
A) Garip olan şu ki çoğu insan, kendinden farklı hareket edenlere karşı oldukça önyargılıdır.
B) Ne yazık ki insanlar kendilerinden farklı davrananlara karşı son derece önyargılıdır.
C) İnsanların, kendilerinden farklı davranış biçimlerine sahip olanlara karşı önyargılı olması garipsenecek bir durumdur.
D) Ne yazık ki pek çok insan, kendisinkinden farklı olan davranış biçimlerine karşı önyargılıdır.
E) Ne yazık ki insanlarda kendi davranışlarından farklı davranış sergileyen pek çok insana karşı yaygın bir önyargı vardır.

19) . Once a child starts school he finds himself in a much larger and far more complex social group.
A) Çocuk bir kez okula başlayınca, kendini hep daha kapsamlı ve karmaşık bir sosyal grubun içinde görmek ister.
B) Çocuk, ancak okula başladıktan sonra, geniş ve çok karmaşık bir sosyal grubun içine girer.
C) Çocuk oldukça geniş ve karmaşık bir sosyal grubun etkisini ancak okula başlayınca hisseder.
D) Çocuğun çok geniş ve olabildiğince karmaşık bir sosyal grubun etkisinde kalması, ancak okula başladıktan sonra gerçekleşir.
E) Çocuk okula başlayınca, kendisini çok daha geniş ve daha karmaşık bir sosyal grubun içinde bulur.

20) . The suggestions that Prof Thomson made in his lectures were to form the basis of much of the research work the department has undertaken.
A) Profesör Thomson'un derslerinde yaptığı öneriler, bölümün üstlenmiş olduğu araştırmaların çoğunun temelini oluşturmuştur.
B) Bölümün yürüttüğü araştırmaların çoğunun temeli, Profesör Thomson'un derslerinde ileri sürdüğü görüşlere dayanıyordu.
C) Bölümün başlattığı araştırmaların çoğu, Profesör Thomson'un derslerinde ortaya koyduğu ilkeleri temel alıyordu.
D) Bölümün üstlendiği araştırmaların temeli, Profesör Thomson'un derslerinde ortaya attığı varsayımlardan oluşuyordu.
E) Profesör Thomson, derslerde ileri sürdüğü görüşleri ile , bölümün yürütmekte olduğu araştırmaların pek çoğunun temelini atmıştır.

21) . The leading newspapers all gave conflicting accounts of the uncovering of a major espionage affair.
A) Önde gelen bazı gazetelerin böylesine ciddi bir casusluk olayının ortaya çıkarılmasına ilişkin olarak yaptığı yorumlar tutarlı değildi.
B) Önde gelen gazetelerin hepsi, büyük bir casusluk olayının ortaya çıkarılmasıyla ilgili olarak çelişkili haberler verdi.
C) Casusluk olayının ortaya çıkarılması üzerine, büyük gazetelerin hepsi farklı değerlendirmeler yaptılar.
D) Önde gelen pek çok gazete, verdikleri çeşitli haberlerle büyük casusluk olayının ortaya çıkmasını sağladı.
E) Bu kadar büyük bir casusluk olayının ortaya çıkması, bazı büyük gazetelerin çelişkili haber vermesi sonucu gerçekleşti.

22) . One may argue that successful novels depend not so on their plots as they do on the characters they portray.
A) Başarılı romanların hem konularına hem de çizdikleri karakterlere önem verdiği ileri sürülebilir.
B) Denilebilir ki başarılı romanlarda konular kadar çizilen karakterler de önem taşır.
C) Başarılı romanların aslında sadece konularına değil aynı zamanda çizdikleri karakterlere de dayandığı düşünülebilir.
D) Başarılı romanların konularından çok çizdikleri karakterlere dayandığı ileri sürülebilir.
E) Başarılı romanların temelini hem konularının hem de çizdikleri karakterlerin oluşturduğu görüşü ileri sürülebilir.

23) . The real significance of the peace plan still under negotiation lies in the fact that it will open up a new era of friendship.
A) Yeni bir dostluk döneminin başlaması amacıyla sürdürülen barış planının gerçek anlamı ortadadır.
B) Şu bir gerçektir ki görüşmeleri devam eden barış planı yepyeni bir dostluk döneminin başlangıcını oluşturacaktır.
C) Yeni bir dostluk döneminin başlaması , halen görüşülmekte olan barış planının gerçek anlamını ortaya koymaktadır.
D) Görüşülen barış planının gerçek anlamı, yepyeni bir dostluk döneminin başlaması ile ortaya çıkmaktadır.
E) Halen görüşülmekte olan barış planının asıl önemi, yeni bir dostluk dönemi başlatacağı gerçeğinde yatmaktadır.

24) . Some of the nominees for the Nobel Peace Prize have been turned down by the award committee on account of the harsh criticism made against them by the press.
A) Bazı Nobel Barış Ödülü adayları basında şiddetle eleştirilince, ödül kurulu onları değerlendirmeyi reddetti.
B) Basında yer alan sert eleştirilere rağmen ödül kurulu Nobel Barış Ödülüne aday gösterilen bazı kişileri değerlendirme dışı bıraktı.
C) Nobel Barış Ödülü adaylarından bazıları, haklarında basında yer alan sert eleştiriler nedeniyle, ödül kurulunca reddedildiler.
D) Nobel Barış Ödülü kurulu, basında yer alan şiddetli eleştirileri de göz önüne alarak, bazı adayları daha değerlendirmeye almadı,
E) Nobel Barış Ödülü için aday gösterilen bazıkişiler, ödül kurulunu basında sert bir dille eleştirince değerlendirme dışı bırakıldılar.

25) . Despite massive Soviet pressure, Chink was eventually able to conclude a treaty of peace and friendship with Japan in 1978.
A) Yoğun Sovyet baskısını hiçe sayan Çin, nihayet 1978'de Japonya ile barış ve dostluk antlaşması yapmaya karar verdi.
B) 1978'de Japonya ile barış ve dostluk antlaşması imzalayan Çin, hemen büyük bir Sovyet baskısı aldına girdi.
C) Çin'in 1978'de Japonya ile bir barış ve dostluk antlaşması yapma olanağı bulması, yoğun bir Sovyet baskısına yol açtı.
D) Çin, yoğun Sovyet baskısına rağmen, nihayet 1978'de Japonya ile bir barış ve dostluk antlaşması yapma olanağı bulabildi.
E) Japonya ile 1978'de yaptığı barış ve dostluk antlaşması nedeni ile Çin, yoğun bir Sovyet baskısıyla karşılaştı.

Menu

Çeviri Formları

Çevirmenlik başvurusu

Copyright © Designed by ingilizce çeviri sitemap