İngilizce Çeviri Testleri Ana Sayfası
TEST – 16
1) . Whatever measures the Ministry may have taken against bribery, it is essential that the public should also be enlightened about the matter.
A) Rüşvete karşı hangi tedbirlerin alınması gerektiği hususunda Bakanlık kamuoyu oluşturmaya çalışıyor.
B) Rüşvete karşı alınan tedbirlere ek olarak Bakanlık kamu'oyunu da aydınlatmak için konu üzerinde duruyor.
C) Rüşveti önlemek için Bakanlığın aldığı bir dizi tedbire ek olarak, konu hakkında kamuoyu da aydınlatılıyor.
D) Rüşvete karşı ne gibi tedbirler alınması gerektiği hususunda, Bakanlık kamuoyuna açıklamalar yapmayı uygun görüyor.
E) Rüşvete karşı Bakanlık hangi tedbirleri almış olursa olsun, konu hakkında kamuoyunun da aydınlatılması şarttır.
2) . Like President Roosevelt before him, Eisenhower discovered by the end of his first year as President that eliminating, or even substantially reducing the budget deficit was exceedingly difficult.
A) Eisenhower, kendinden önce gelen Başkan Roosevelt gibi, bütçe açığını en aza indirmek için çok çaba harcaması gerektiğini başkanlığının ilk yılının sonunda gördü.
B) Bütçe açığını kapatmanın veya büyük ölçüde azaltmanın ne kadar zor olduğunu, Eisenhower, kendinden önceki Başkan Roosevelt gibi başkanlığının daha ilk yılında hemen anladı.
C) Başkan Roosevelt gibi Eisenhower da başkalığının ilk yılında bütçe açığını ortadan kaldırmanın veya azaltmanın mümkün olmadığını itiraf etti.
D) Bütçe açığını kapatmak veya en aza indirmek için Eisenhower, Başkan Roosevelt gibi çok zorlu bir çalışmaya girmenin gerekli olduğunu başkanlığının ilk yılında anladı.
E) Kendinden önceki Başkan Roosevelt gibi Eisenhower da bütçe açığını ortadan kaldırmanın, hatta önemli ölçüde azaltmanın bile çok zor olduğunu başkanlığının ilk yılının sonunda anladı.
3) . Lack of capital of its own cannot prevent a thrifty and productive company from generating and attracting all the capital it needs.
A) Kendi çabasıyla sermaye yaratamasa da, tutumlu ve üretken bir şirketin, ihtiyacı olan sermayeyi bulması engellenemez.
B) Kendi sermayesinin olmaması, tutumlu ve üretken bir şirketi gerek duyduğu tüm sermayeyi yaratmaktan ve çekmekten alıkoyamaz.
C) Kendi sermayesi yetersiz bile olsa, çalışkan ve üretken bir şirketin istediği sermayeyi üretmesi ve çekmesi önlenemez.
D) Girişimci ve üretken bir şirket için, sermaye yetersizliği, kendi çabasıyla sermaye yaratmasını ve işletmesini engelleyemez.
E) Kendi sermayesinin olması, gelişmiş ve üretken bir şirketin, ihtiyacı olan tüm sermayeyi bulmasına ve yaratmasına engel sayılmaz.
4) . The results are especially worrying because many employers are now looking for people with a good knowledge of chemistry.
A) Sonuçların özellikle üzücü olan yanı şu ki; çoğu işveren başvuranlann daha iyi kimya bilgisine sahip olmalan gerektiğini belirtmiş.
B) Sonuçlar özellikle şaşırtıcı, çünkü şimdi çoğu işverenin iyi kimya bilgisine sahip kişilere gereksinimi var.
C) Sonuçlar özellikle önemli, çünkü işverenlerin çoğu şimdi işçilerinin daha iyi kimya bilmesini istiyor.
D) Sonuçlar özellikle endişe verici, çünkü şimdi pek çok işveren iyi kimya bilgisine sahip kişilere iş veriyor.
E) Sonuçlar özellikle ürkütücü, çünkü işverenlerin çoğu artık sadece iyi kimya bilgisine sahip kişilere iş veriyor.
5) . When General Richardo died late in 1965 after a prolonged illness, his dictatorship, which had lasted for years, finally came to an end.
A) General Ricardo'nun ağır bir hastalıktan sonra 1965 sonunda ölmesi üzerine, uzun yıllar devam etmiş olan diktatörlüğü de son buldu.
B) General Ricardo uzun süren bir hastalıktan sonra 1965 sonlarında ölünce,, yıllarca sürmüş olan diktatörlüğü nihayet sona erdi.
C) General Ricardo'nun uzun yıllar devam etmiş olan diktatörlüğü, onun 1965 yılı sonunda amansız bir hastalıktan ölümü üzerine sona erdi.
D) General Ricardo'nun yıllarca sürmüş olan diktatörlülüğünün sona ermesi, onun 1965 sonunda nedeni bilinmeyen bir hastalıktan ölümü ile olmuştur.
E) General Franco 1975 yılı sonunda tedavisi mümkün olmayan bir hastalıktan ölünce, onun yıllar süren diktatörlüğü de son bulmuş oldu.
6) . The Bay of Pigs crisis was in fact a highly educative process for both the Americans and the Soviets, and thereafter each treated the other with respect.
A) Gerek Amerikalılar gerekse Sovyetler açısından oldukça eğitici bir süreç olan Domuz Körfezi bunalımı, her iki tarafın birbirine karşı saygı göstermesine neden olmuştur.
B) Domuz Körfezi bunalımı, gerek Amerikalılar gerek Sovyetler üzerinde oldukça eğitici olmuş ve daha sonraki yıllarda her ikisi de birbirine karşı saygı göstermeye başlamıştır.
C) Hem Amerikalılar hem de Sovyetler, Domuz Körfezi bunalımını oldukça eğitici bir süreç olarak görmüşler, bundan böyle birbirlerine karşı saygılı davranmaya özen göstermişlerdir.
D) Esasında, Domuz Körfezi bunalımı hem Amerikalılar hem de Sovyetlere göre son derece eğitici bir süreç olmuştur, çünkü bunun sonucunda her iki taraf birbirine karşı saygılı davranmayı öğrenmiştir.
E) Domuz Körfezi bunalımı, gerçekten, hem Amerikalılar hem de Sovyetler için son derece eğitici bir süreç olmuş ve bundan sonra her biri diğerine saygılı davranmıştır.
7) . Ever since the earliest time, man has always been interested in the stars and the structure of the universe.
A) Yüzyıllardan beri, yıldızlar ve evrenin boyutları insanı hep meşgul etmiştir.
B) İnsanın yıldızlar ve evrendeki oluşumlarla ilgisi, en eski çağlara kadar gitmektedir.
C) En eski çağlarda bile, yıldızların ve evrenin yapısal özellikleri, insanın en çok ilgisini çeken bir konu olmuştur.
D) En eski çağlarda yaşayan insanlar da yıldızlar ve evrenin oluşumu ile ilgilenmişlerdir.
E) En eski çağlardan beri, insan yıldızlan ve evrenin yapısıyla ilgilenmiştir.
8) . The fact that you can understand this idea doesn't prove that you are literate.
A) Böyle bir tez kurabilmeniz okuryazar olduğunuzun kanıtı olamaz.
B) Gerçek şu ki bu fikri anlamakla edebiyat bilginizi kanıtlamış olmazsınız.
C) Gerçek şu ki bu fikrin anlamını çözebilmiş olmanız aydın olduğunuzu kanıtlamaz.
D) Bu fikri anlayabilmeniz okuryazar olduğunuzu kanıtlamaz.
E) Bu fikirdeki gerçeği görebilmeniz okuryazar olduğunuzun kamu değildir.
9) . For all their good intentions, columnists have assumed a role that is not only beyond their abilities but also destructive in essence.
A) Tüm iyi niyetleri karşılığında köşe yazarlarının ödülü, yalnızca becerilerini aşmakla kalmayan, aynı zamanda özünde kendileri için zararlı olan görevler üstlenmek olmuştur.
B) Olanca iyi niyetleriyle, köşe yazarları hem becerilerinin ötesinde hem de temelde yıkıcı olan bir rolü üstlenmek zorunda kalmışlardır.
C) Ne kadar iyi niyetli olsalar da köşe yazarlarının üstlendikleri rol becerilerini aşmakla kalmamış, sonuçta onlar için yıkıcı olmuştur.
D) Tüm iyi niyetlerine rağmen köşe yazarları yalnızca becerilerini aşmakla kalmayan, aynı zamanda özünde yıkıcı olan bir rol üstlenmişlerdir.
E) İyi niyetli çabalarına karşılık köşe yazarlarının üstlendikleri rol, hem becerilerinin üstündedir hem de esas olarak yıkıcıdır.
10) . It was unanimously agreed by the board that a new plant should be opened in Norway.
A) Kurulun onayladığı yeni fabrika Norveç'te açılacaktır.
B) Kurul, öncelikle Norveç'te yeni bir fabrika açılmasını onaylamıştır.
C) Norveç'te yeni bir fabrika açılması, kurul tarafından oybirliği ile kabul edilmiştir.
D) Kurula, yeni fabrikanın Norveç'te açılması önerilmiştir.
E) Kurulun onayı üzerine Norveç'te yeni bir fabrika açıldı.
11) . Board firmly believes that we must put into effect some urgent plans in order to increase productivity.
A) Üretimi artıracak çeşitli planlar geliştirmemiz gerektiği görüşüne yönetim tamamen katılıyor.
B) Verimliliği artırmak için bazı acil planlan yürürlüğe koymamız gerektiğine yönetim kuvvetle inanıyor.
C) Verimliliğin artırılması bakımından bazı önemli planlar geliştirmemiz gerektiği düşüncesindeyim.
D) Yönetim, verimlilik düzeyini geliştirmek için bazı kapsamlı planlar üzerinde durmamız gerektiği inancında.
E) Bence verimliliği artırmak için bazı planlar geliştirmek yararlı olabilir.
12) . The reports we have received so far concerning the earthquake seem to be exaggerating the situation.
A) Depremle ilgili olarak bize ulaşan raporların hepsi, abartılı bir şekilde kaleme alınmış.
B) Depremle ilgili olarak, durumun abartıldığı değişik raporlar yazıldı.
C) Aldığımız tüm raporlarda, depremin neden olduğu durum çok abartılmaktadır.
D) Depremle ilgili olarak bugüne kadar aldığımız raporlar, durumu abartıyor gibi görünüyor.
E) Aldığımız raporların hepsi, deprem sonucu ortaya çıkan durumu ayrıntılı olarak anlatıyor.
13) . As mentioned in the introductory part of the report, The Canaries, annexed by France in 1853, comprise the island itself and various other islands in the South Pacific.
A) Raporun giriş bölümünden de anlayacağımız gibi, Güney Pasifik'teki çeşidi adalardan oluşan Kanarya Adaları, 1853 yılmda Fransa tarafından ilhak edilmiştir.
B) Kanarya Adaları'nın Fransa tarafından ilhak edildiği ve Güney Pasifik'teki pek çok adadan oluştuğu, 1853'te yazılmış bir raporun giriş bölümünde belirtilmiştir.
C) Kanarya Adaları ve Güney Pasifik'teki diğer bazı adaların 1853'te ilhak edildiği, Fransızlara ait bir raporun giriş bölümünde vurgulanmıştır.
D) Raporun giriş bölümünde belirtildiği gibi, 1853'te Fransa tarafından ilhak edilen Kanarya Adaları, adanın kendisinden ve Güney Pasifik'teki çeşitli diğer adalardan oluşur.
E) 1853'te ilhak edilen Kanarya Adaları'nın, Güney Pasifik'teki irili ufaklı pek çok adadan ve Yeni Kaledonya'nın kendisinden oluştuğu, ilk olarak bu raporda açıklanmıştır.
14) . The committee believes the only way to make regulations work is to make them mandatory.
A) Çalışma sırasında kuralların düzenli bir şekilde uygulanması gerektiğine inanıyoruz.
B) Komite, kuralların işlemesini sağlamanın tek yolunun onları zorunlu kılmak olduğuna inanıyor.
C) Düzenli bir çalışmanın ancak gerekli kuralların uygulanmasıyla mümkün olacağına inanıyoruz.
D) Kuralların, ancak zorunlu hallerde uygulanması gerektiğine inanıyoruz.
E) Kanımızca, ancak kurallar uygulandığı takdirde düzenli bir çalışma yapılabilir.
15) . Sweden has always seen itself as a quiet, devout, prosperous and civilised country, where people are nice to children.
A) Daima uygar, zengin, huzurlu ve barışsever bir ülke olarak bilinen İsviçre'de insanlar çocuklara hep iyi davranırlar.
B) İsviçre çocuklara her zaman iyi davranılan huzurlu, güvenli, gelişmiş ve uygar bir ülke olarak görülmektedir.
C) Sakin, dinine bağlı, kalkınmış ve uygar bir ülke olarak görülen İsviçre'de insanlar çocuklara karşı hep sevecendir.
D) Çocuklara karşı insanların anlayışlı olduğu görülen İsviçre, düzenli, inançlı, zengin ve uygar bir ülkedir.
E) İsviçre hep kendini insanların çocuklara iyi davrandığı, sakin, dindar, müreffeh ve uygar bir ülke olarak görmüştür.
16) . In April 1974 in France the Fanfani administration faced a serious crisis when Craxi, the socialist leader, withdrew from the four party coalition.
A) Nisan 1974'de Fransa'da sosyalistlerin Lideri Craxi'nin dört partili koalisyondan vazgeçmesi üzerine, Fanfani yönetiminde çok ağır bir bunalım baş gösterdi.
B) 1974 Nisan'ında Fransa'da sosyalist lider Craxi'nin dört partili koalisyonu terk etmesi, Fanfani yönetimini ağır bir bunalımla karşı karşıya bıraktı.
C) Fransa'da sosyalist lider Craxi dört partinin oluşturduğu koalisyondan vazgeçince Fanfani yönetimi ciddi bir bunalım içine girdi.
D) Nisan 1974'te Fransa'da sosyalist lider Craxi dört partili koalisyondan çekilince, Fanfani yönetimi ciddi bir bunalımla karşılaştı.
E) 1974 Nisanında Fransa'da Fanfani yönetiminin ciddi bir bunalıma girmesi, sosyalist lider Craxi'nin dördü koalisyondan ayrılmasına yol açtı.
17) . Experts tell us that most cities in Roman times had perfect water and drainage systems.
A) Roma dönemi şehirlerin son derece mükemmel su ve kanalizasyon sistemlerine sahip olduğunu uzmanlar da kabul etmektedir.
B) Uzmanların dediğine bakılırsa, Roma dönemi şehirlerinin çoğunda su ve kanalizasyon sistemleri mükemmel çalışıyordu.
C) Uzmanların bildirdiğine göre, en iyi su ve kanalizasyon sistemleri Roma dönemi şehirlerinde bulunuyordu.
D) Uzmanlar, en karmaşık su ve kanalizasyon sistemlerinin Roma dönemi şehirlerinde bulunduğunu ileri sürüyorlar.
E) Uzmanlar bize, Roma döneminde çoğu şehirlerin mükemmel su ve kanalizasyon sistemine sahip olduğunu söylemektedirler.
18) . The agriculture policy of the ministry will have to undergo a drastic change to meet the needs of the new situation in order that the country won't starve.
A) Ülkenin açlık çekmemesi için bakalığın tarım politikasının yeni durumun gereklerini karşılayabilmek amacıyla köklü değişikliklerden geçmesi gerekecek.
B) Bakalığın tarım politikasında yapılacak olan değişikliklerin ülkenin çektiği açlığın ortadan kaldırılmasında ihtiyaçlara cevap vereceği düşünülüyor.
C) Tarım politikasında yapılması zorunlu değişikliklerin ülkenin çekmekte olduğu açlığı yeni şartların sayesinde gidermesi gerektiği bakanlıkça ileri sürülüyor.
D) Yeni şartların gereklerini yerine getirebilmek için büyük değişimler geçirmesi zorunlu hale gelen bakanlığın tarım politikası ülkenin çekmekte olduğu açlığın sebebidir.
E) Hükümetin tanm politikasının, ülkenin açlık çekmemesi ve yeni durumun gereği yerine getirebilmek için önemli bir değişiklik geçirmesi şarttir.
19) . It remains to be seen whether increasing trade relations will lead to an improvement in diplomatic relations.
A) Diplomatik gerginliklerin, ticari ilişkilerin gelişmesinde bir engel oluşturup oluşturmayacağını göreceğiz.
B) Artan ticari ilişkilerin diplomatik ilişkilerde bir iyileşme sağlayıp sağlamayacağı zamanla görülecek.
C) Ticari bağları geliştirmenin diplomatik anlaşmazlıklara yol açıp açmayacağı zamanla görülecek.
D) Genişleyen ticari bağlantının, diplomatik sorunlara yol açıp açmayacağını araştırmak gerekiyor.
E) Diplomatik ilişkileri geliştirmenin ticari konularda anlaşma sağlayıp sağlamayacağını zaman gösterecek.
20) . Experts are of the opinion that privatization should first be implemented in the areas which are a big burden on the budget.
A) Uzmanlar, öncelikle bütçe üzerinde etkili olan alanlarda özelleştirmeye gidilmesini savunuyor.
B) Bütçe üzerindeki büyük bir yük olan alanlarda özelleştirmeye gidilmesi düşüncesi, uzmanlarca kabul ediliyor.
C) Uzmanlar, özelleştirmenin öncelikle, bütçeye büyük bir yük olan alanlarda uygulanması gerektiği görüşündedir.
D) Uzmanlar özelleştirme uygulanırken önceliğin, bütçeye büyük yük olan alanlara verilmesini savunuyor.
E) Uzmanların görüşü, bütçe üzerinde büyük etkisi olan alanlann özelleştirmeye öncelikle alınması doğrultusundadır.
21) . The success of the firm in the bitterly competitive global market will depend on its ability to keep costs down.
A) Böylesine amansız bir rekabet ortamında yeni bir şirketin dünya pazarında başarılı olması, maliyetleri daha düşük tutabilmesinden kaynaklanıyor.
B) Yeni şirketin başarısı, dünya pazarındaki acımasız rekabete rağmen maliyetleri düşürebilmesine bağlı olacak.
C) Şirketin amansız bir rekabetin hüküm sürdüğü dünya pazarındaki başarısı, maliyetleri düşük tutabilmesine bağlı olacak.
D) Dünya pazarındaki amansız bir rekabetin hüküm sürdüğü dünya pazarındaki başarısı, maliyetleri düşük tutabilmesine bağlı olacak.
E) Yeni şirketin başarısı, dünya pazarındaki acımasız rekabet ortamına girdiğinde bile, maliyetleri düşürmesinden anlaşılıyor.
22) . Nowadays, one of the research areas that geophysicists have been seriously concerned with has been the conditions of collision between oceanic and continental plates.
A) Okyanus ve kıta plakaları arasındaki çarpışmaların koşulları, son zamanlarda jeofizikçilerin ciddi olarak üzerinde durdukları bir araştırma alanıdır.
B) Okyanus ve kıta plakaları arasındaki çarpışmaların koşulları son zamanlarda jeofizikçilerin yakından ilgilendiği bir araştırma alanı olmuştur.
C) Bugünlerde jeofizikçilerin ciddi olarak ilgilendikleri araştırma alanlarından biri okyanus ve kıta plakaları arasındaki çarpışmanın koşullan olmuştur.
D) Jeofizikçilerin son zamanlarda önemle üzerinde durdukları araştırma konularından biri, okyanus ve kıta plakalarının çarpışmasına neden olan koşullardır.
E) Okyanus ve kıta plakalarının çarpışmasına neden olan koşullar, jeofizikçilerin son zamanlarda ciddi olarak ele aldıkları araştırma konularından biri olmuştur.
23) . The Somalian civil war broke out in July 1967, following the secession of the Eastern Region, generally known Biafra.
A) Somali iç savaşı, genelde Biafra olarak bilinen Doğu Bölgesinin ayrılması üzerine, Temmuz 1967'de patlamıştir.
B) Herkes tarafından Biafra olarak bilinen Doğu Bölgesinin ayrılması, Temmuz 1967'de Somali'de bir iç savaşın patlamasına yol açmıştır.
C) Temmuz 1967'de Somali iç savaşının patlaması, Biafra olarak adlandırılan Doğu Bölgesinin ayrılması sonucu olmuştur.
D) Somali'de Biafra denilen Doğu Bölgesinin ayrılması üzerine, Temmuz 1967'de bir iç savaş çıkmıştı.
E) Somali'de iç savaşı genellikle Biafra olarak tanımlanan Doğu Bölgesinin ayrı bir devlet olması sonucu çıkmıştır.
24) . Scarcely had the injured boy arrived at the hospital, he was rushed into the operating room.
A) Yaralı hastaneye getirilseydi, hemen ameliyathaneye alınacaktı.
B) Yaralı çocuğun hastaneye yetiştirilmesiyle ameliyat odasına alınması bir oldu.
C) Yaralı çocuk hastaneye varır varmaz kendisi acilen ameliyathaneye alındı.
D) Hastaneye ameliyat için aceleyle getirildiğinde hasta çocuk ağır yaralıydı.
E) Pek seyrek yaralanan çocuk hastaneye vardığında aceleyle ameliyathaneye girdi.
25) . Plasma physics is by no means without practical importance in relation to the needs and efficiencies of mankind.
A) Plazma fiziği, pratik önemi olmaksızın, hiç bir surette insanlığın etkinliği ve gereksinmelerinin karşılanmasında yardımcı olamaz.
B) Plazma fiziği, insanlığın gereksinim ve etkinliklerini karşılamak için hiçbir pratik öneme sahip değildir.
C) Plazma fiziği, insanlığın gereksinim ve etkinlikleri açısından kesinlikle pratik önemi olmayan bir şey değildir.
D) İnsanlığın gereksinim ve etkinlikleri bakımından plazma fiziğinin pratik önemi olmadığı iddiası hiçbir surette doğru değildir.
E) Plazma fiziği, insanlığın ihtiyaç ve etkinliklerini karşılayabilmek için pratik önemi olmayan bir şey değildir.