İngilizce Çeviri Testleri Ana Sayfası

TEST – 17

1) . It has brought the European nations together, making war between them unthinkable while allowing individual countries to maintain their own peculiarities.
A) Avrupa ülkelerinin bir araya gelmesinden sonra, hem hepsi tek tek kendi egemenliğini korumuş hem de aralarında savaş çıkması düşünülemez hale gelmiştir.
B) Avrupa birliğinin gerçekleşmesinden sonra Avrupa ülkeleri arasında savaş düşünülemez hale gelmiş, aynı zamanda, ülkelerin ayrı ayrı kendi özelliklerini korumaları da mümkün olmuştur.
C) Avrupa ülkelerini bir araya getirmiş, ülkelerin ayrı ayrı kendi özelliklerini korumalarına olanak sağlarken bunlar arasında savaşı düşünülemez hale getirmiştir.
D) Avrupa ülkeleri arasında birliğin gerçekleşmesi, bu ülkeleri birbirine bağlayarak savaş olasılığım ortadan kaldırmanın yanında, her birinin kendi egemenliğini korumasına da olanak tanımıştır.
E) Bir yandan Avrupa ülkeleri arasında iletişim kurulmasını sağlayarak savaş düşüncesinin ortadan kalkmasını sağlarken, öte yandan her ülkenin kendi özelliğini korumasını mümkün kılmıştır.

2) . The talks on the border dispute are long drawn out because neither side has agreed to make any concessions whatsoever.
A) Hiç bir tarafın taviz vermeye yanaşmaması nedeniyle, sınır anlaşılmazlığı ile ilgili tartışmalar daha da sürecektir.
B) İki tarafında herhangi bir esneklik göstermemesi ve tavizden kaçınması nedeniyle, sınır anlaşmazlığı tüm çabalara rağmen uzayıp gitmektedir.
C) İki taraf da karşılıklı taviz vermeyi kabul etmediği sürece, sınır anlaşmazlığının çözümü ile ilgili görüşmeler daha da uzayacaktır.
D) Sınır anlaşmazlığı ile ilgili görüşmeler, hiç bir tarafın kesinlikle herhangi bir taviz vermeyi kabul etmemesi nedeniyle çok uzadı.
E) Hiç kimse taviz vermeye yanaşmadığı için sınır anlaşmazlığını çözmeye yönelik görüşmeler uzayıp gidiyor.

3) . The biggest mistake of many rich countries has been to leave their future economies to chance.
A) Pek çok ülke, hataların en büyüğünü işleyerek ekonomilerini geleceğe hazırlamayı ihmal etmiştir.
B) Pek çok zengin ülkenin ekonomisi, gelecek için hazırlıksız yakalanarak büyük sarsıntı geçirmiştir.
C) Ekonomilerini geleceğe hazırlamayan ülkeler, zengin olma şansını kaçırmışlardır.
D) Zengin ülkelerin çoğunun en büyük hatası, ekonomilerini geleceğe hazırlamamak olmuştur.
E) Çoğu zengin ülkenin en büyük hatası, gelecekteki ekonomilerini şansa bırakmaları olmuştur.

4) . The growth of industrialism in the East is related to the growth of democracy.
A) Doğuda sanayinin gelişmesi demokrasinin ortaya çıkmasıyla hızlanmıştır.
B) Demokrasinin güçlenmesi, Doğudaki gelişmesi ortak bazı ilkelere dayanmaktadır.
C) Sanayi ve demokrasinin Doğudaki gelişmesi ortak bazı ilkelere dayanmaktadır.
D) Demokrasinin gelişmesi, Doğudaki sanayinin gelişmesi ile mümkün olmuştur.
E) Doğuda sanayinin gelişmesi, demokrasinin gelişmesi ile ilişkilidir.

5) . Offer what they may, we are not going to accept their views on this issue.
A) Bu konuda ne gibi önerileri ileri sürecekleri hususunda herhangi bir görüşümüz bulunmamaktadır.
B) İstedikleri önerileri yapsınlar, bu sorunlar ile ilgili görüşlerini kimseye kabul ettiremeyecekler.
C) Ne önerirlerse önersinler, bu konudaki görüşlerini kabul etmeyeceğiz.
D) Ne gibi öneriler getirecekleri belli değilse de onların bu konuya bakış açılarını kabul edemeyiz.
E) Her ne önerdilerse, bu konu ile ilgili olarak hiç birini kabul etmedik.

6) . In his statement, Annan did not conceal the fact that Sirbia's hard-line attitude had led to the breakdown of the talks.
A) Annan, demecinde, Sırbistan'ın katı tutumunun, görüşmelerin kesilmesine yol açtığı gerçeğini saklamadı.
B) Annan yaptığı açıklamada, görüşmelerin kesilmesinde, Sırbistan'ın uzlaşmaz tutumunun etkili olduğu gerçeğini saklamadı.
C) Annan konuşmasında, Sırbistan'ın olumsuz tavrı sonucu görüşmelerin kesildiği gerçeğini belirtmekten kaçınmadı.
D) Annan, görüşmelerin kesilmesine, Sırbistan'ın uzlaşmaz tavrının neden olduğu gerçeğini belirtmekten kaçınmadı.
E) Annan, Sırbistan'ın kati tutumu nedeniyle, görüşmelerin kesildiğini açıkça belirtmekten çekinmedi.

7) . In Britain, after 1938, the maintenance of full employment was accepted by all political parties as the primary objective of economic policy.
A) 1938'den sonra İngiltere'de tam istihdamın sağlanması, tüm siyasi partilerce ekonomik politikanın birinci hedefi olarak kabul edilmiştir.
B) 1938'den sonra İngiltere'de tüm siyasi partilerin izlediği ekonomik politikanın temel hedefi, istihdamı sağlamak olarak belirlenmiştir.
C) İngiltere'de ekonomik istikranın tam olarak sağlanması, 1938'den sonra tüm siyasi partilerin kabul ettiği ekonomik politikaların en önemli hedefi olmuştur.
D) 1938'den sonra İngiltere'de tüm siyasi partilerin kabul ettiği ekonomik politikanın öncelikli hedefi, istihdamın tam olarak sağlanması olmuştur.
E) İstihdamın tam olarak sağlanması, İngiltere'de tüm siyasi partilerin 1938'den sonra uyguladıkları ekonomik politikaların başlıca hedefi olarak görülmüştür.

8) . Since the signing of the Meiterlict Treaty, Britain has constantly been in conflict with her partners in the European Union over the question of monetary union.
A) Meiterlict Antlaşması imzalandıktan sonra İngiltere, para birliği konusunu ileri sürerek, Avrupa Birliği'ndeki ortaklan ile sert bir çatışma içine girmiştir.
B) Meiterlict Antlaşması'nın imzalanmasından beri İngiltere, Avrupa Birliği'ndeki ortaklarıyla para birliği konusunda sürekli bir çatışma içinde olmuştur.
C) Meiterlict Antlaşması'nın imzalanmasından bu yana, İngiltere para birliği konusu üzerinde durmuş ve Avrupa Birliği'ndeki ortaklan ile zaman zaman tartışmıştır.
D) Meiterlict Antlaşması'nın imzalanması üzerine, İngiltere para birliği konusunda Avrupa Birliği'ndeki ortaklarından farklı bir tavır içine girmiştir.
E) Meiterlict Antlaşması'nın imzalanması ile İngiltere, para birliği konusunda Avrupa Birliği'ndeki ortaklan ile tam bir uyum içine girmiştir.

9) . On the contrary, many Northern European countries have made great strides in child care.
A) Öte yandan Kuzey Avrupa ülkelerinin çoğunda çocuk bakımı önemli sorunların kaynağı olmuştur.
B) Öte yandan, Kuzey Avrupa ülkelerinin çoğu çocuk bakımında büyük ölçüde gerilemiştir.
C) Çoğu Kuzey Avrupa ülkesinin tersine, çocuk bakımında önemli gelişmeler kaydettik.
D) Aksine, çok sayıda Kuzey Avrupa ülkesi çocuk bakımında büyük adımlar atmıştır.
E) Aksine, çoğu Kuzey Avrupa ülkesi çocuk bakımında büyük zorluklarla karşılaşmıştır.

10) . The pulse is the wave of distension formed in the arteries when the left ventricle of the heart contracts and pumps blood into the aorta.
A) Arterlerde ortaya çıkan gerilme dalgası nabzı meydana getirdiğinde, sol ventrikül kasılır ve aorta kan pompalar.
B) Sol ventrikül kasılıp aorta kan pompalandığında arterlerde nabız adı verilen bir gerilme dalgası ortaya çıkar.
C) Nabzın asıl görevi, kalbin sol ventrikülü kasılıp aorta kan pompalandığında, bir gerilme dalgası meydana getirmektir.
D) Nabız, kalbin sol ventrikülü kasılıp aorta kan pompalandığında arterlerde oluşan çıkan gerilme dalgasıdır.
E) Kalbin sol ventrikülü kasıldığında arterlerde ortaya çıkan gerilme dalgası aorta kan pompalanmasını sağlayarak nabzı oluşturur.

11) . The commentators expressed their concern that Italy's economic problems would force the Central Bank to maintain high interest rates.
A) İtalya'nın ekonomik sorunları ile ilgili endişelerini dile getiren yorumcular, Merkez Bankasının faiz oranlarım yükseltmesinin kaçınılmaz olduğunu belirttiler.
B) İtalya'nın ekonomik sorunlarıyla ilgilenen yorumcular, Merkez Bankasının, yüksek faiz oranlarını korumak zorunda olduğunu söylediler.
C) İtalya'nın ekonomik sorunlarının ağırlaştığını ifade eden yorumcular, Merkez Bankasının, yüksek faiz oranlarını yükseltmesinin zorunlu olduğunu belirttiler.
D) İtalya'nın ekonomik sorunlarının endişe verici bir duruma geldiğini belirten yorumcular, Merkez Bankasının, yüksek faiz oranlarını korumasının zor olacağını söylediler.
E) Yorumcular, İtalya'nın ekonomik sorunlarının, Merkez Bankasını, yüksek faiz oranlarını korumaya zorlayacağı endişesini dile getirdiler.

12) . Financial aid is most effective when it is distributed by local non-governmental organizations, which can better assess a community's needs.
A) Hükümet dışı yerel kuruluşlardan gelen finansal yardımın, bölgedeki ihtiyaçlar kesin olarak belirlendikten sonra dağıtılması yararlı olur.
B) Bir topluluğun ihtiyaçlarının en iyi biçimde karşılanabilmesi için, dağıtım görevi hükümetten bağımsız yerel kuruluşlara verilmelidir.
C) Bir bölgenin ihtiyaçlarını en iyi bilen, hükümetten bağımsız yerel kuruluşlar hangileriyse, yardımı onların dağıtması yerinde olur.
D) Finansal yardım, bir topluluğun ihtiyaçlarını daha iyi değerlendirebilen hükümet dışı yerel kuruluşlar tarafından dağıtıldığı takdirde en etkili olur.
E) Hükümet dışı yerel kuruluşlardan gelen finansal yardımın en etkili dağıtımı, toplumun ihtiyaçlarını daha iyi bilmekle mümkündür.

13) . A colleague of ours, who was recently been appointed permanent representative to the Netherlands, has unfortunately developed tongue cancer.
A) Hollanda'da temsilcimiz olarak yıllardan beri çalışmış bir meslektaşımızda maalesef dil kanseri görülmüş.
B) Hollanda'da ticari temsilcilik yapmakta olan bir arkadaşınızda ne yazık ki dil kanseri olduğu ortaya çıkmış.
C) Maalesef, dil kanserine yakalanmış olan bir arkadaşımız, daimi temsilci olarak Hollanda'ya gönderildi.
D) Daimi temsilci olarak geçenlerde Hollanda'ya atanan bir meslektaşımız maalesef dil kanserine yakalanmış.
E) Baş temsilcimiz olarak geçenlerde Hollanda'ya yeniden atanan meslektaşımıza, maalesef dil kanseri teşhisi konmuş.

14) . In general the comic effect arises from a perception of some incongruity of speech, action, or character revelation.
A) Genel olarak, komik etki, konuşma, eylem ya da kişiliğin açığa çıkartılmasındaki birtakım aykırılıkların algılanmasından ortaya çıkar.
B) Komik etki, genel olarak, konuşma ya da eylem sahibinin kişiliğini yansıtmasındaki aykırılıklardan ileri gelir.
C) Genellikle komik etkinin aykırılıkların algılanması esnasında konuşma, eylem ya da kişilik dışavurumu ile ortaya çıktığı varsayılır.
D) Genel olarak kişilik dışavurumu, konuşma ya da eylem biçiminin ortaya Çıkmasına neden olan komik etki aykırılıkların algılanmasını kolaylaştırır.
E) Komik etkinin, genel olarak, aykırılıkların algılanmasını sağlayan konuşma eylem ya da kişilik ifşasından kaynaklandığı açıktır.



15) . It seems that something about the inter-connections of the nerve cells in that region of the brain is specialized to deal with such abstract concepts as syntax and grammar.
A) Öyle görünüyor ki başımızın o yanındaki sinir hücrelerinin bağlan, sözdizimi ve gramer gibi kavramlarla ilgilidir.
B) Öyle görünüyor ki beynimizin o yanındaki sinir hücrelerinin bağlan arasındaki bir şey, sözdizimi ve gramer gibi soyut kavramlarla uğraşma konusunda uzmanlaşmıştır.
C) Beynimizin o yanındaki sinir hücrelerinin arasında bulunan bağlar öyle görünüyor ki sözdizimi veya gramer gibi bazı şeylerle yakından ilgili ve bu konuda uzmandırlar.
D) Sözdizimi ve gramer gibi soyut kavramlarla uğraşıma konusunda uzmanlaşabilmek için öyle görünüyor ki beynin sol yanındaki sinir hücreleri arasında bazı bağlar kurulmuştur.
E) Sözdizimi ve gramer gibi soyut kavramlarla uğraşma konusunda uzmanlaşabilmek amacıyla beynin o yanındaki sinir hücrelerinin bağlan arasındaki bir şeyin özelleşmiş olduğu görülüyor.

16) . Their grasp of advanced masonry allowed them to build safe fortresses and posting stations out of these natural battlements.
A) İleri taşçılık bilgileri, onlara bu doğal siperlerden güvenli kaleler ve karakollar inşa etme imkânı verdi.
B) Duvarcılık bilgileri geliştikçe, kendilerini korumak için bu doğal surlardan hisarlar ve ileri karakollar yapma imkânı buldular.
C) Uzmanlaşmış duvarcı ustaları sayesinde kendilerine bu doğal siperler yerine güvenli kaleler ve karakollar yapabilmeyi başardılar.
D) Duvarcı ustalığının inceliklerini kavradıkça bu doğal korunaklara sığınmayı bırakıp sağlam kaleler ve karakollar inşa ettiler.
E) Bu doğal sığınakları bırakarak, sağlam kaleler ve karakollar inşa etmeleri, taşçılıktaki bilgilerini geliştirmeleri sayesinde oldu.

17) . There is so much protective legislation recently that we assume that something is permitted it must be safe.
A) Bugünlerde, koruyucu yasaların çokluğundan, ne olur ne olmaz diye ancak izin verilen şeyleri yapmamız gerektiğini düşünüyoruz.
B) Bugünlerde her yerde o kadar çok kural ve yasa var ki artık yapacağımız her iş için izin alınması gerekli diye düşünür olduk,
C) Bugünlerde o kadar çok koruyucu yasa var ki, eğer bir şeye izin verilmişse onun güvenilir olması gerektiğim düşünüyoruz.
D) Bugünlerde yasaların koruyuculuğuna o kadar inanıyoruz ki yapılmasına izin verilen şeylerin güvenilir olduğunu varsayıyoruz.
E) Bugünlerde o kadar çok ağır kural var ki herhangi bir şeye izin verilmişse, herhalde güvenilir olmalı diye düşünüyoruz.

18) . The article she has published is about the way matter behaves at very low temperatures.
A) Onun makalesinde açıkladıkları, maddenin çok düşük sıcaklıklardaki davranış biçimi ile uyuşmaktadır.
B) Maddenin çok düşük sıcaklıklardaki hareketi ve biçimi ile ilgili bir makale yayınlandı.
C) Yayınladığı makalede, maddenin oldukça düşük sıcaklıklardaki davranış biçimini açıklamaktadır.
D) Onun yayınladığı makale, maddenin çok düşük sıcaklıklardaki davranış biçimi ile ilgilidir.
E) Düşük sıcaklıklarda maddenin gösterdiği davranışlar onun yayınlanan makalesinde ele alınmaktadır.

19) . In establishing our trade network in South America we must always remember that it is not only a vast continent but also an enormous mixture of tribes and cultures.
A) Güney Amerika'nın kabileler ve kültürler karışımı geniş bir kıta olmasının, kurulmakta olan ticaret ağımızdaki önemini daima hatırlamalıyız.
B) Ticaret ağımızı kurmakta olduğumuz Güney Amerika'nın hem çok geniş bir kıta hem de kabilelerin ve kültürlerin oluşturduğu karmaşık bir bölge olduğunu her zaman hatırlayalım.
C) Güney Amerika'daki ticaret ağımızı kurarken, burasının sadece geniş bir kıta olmadığını fakat aynı zamanda muazzam bir kabileler ve kültürler karışımı olduğunu daima hatırlamamız gerekir.
D) Güney Amerika'da ticaret ağımızı kurabilmek için bu kıtanın sadece büyük olduğunu değil fakat aynı zamanda bir kabileler ve kültürler bileşimi olduğunu da hatırlamalıyız.
E) Güney Amerika'daki ticaret ağımızı kurunca, burasının çeşitli kabile ve kültürlerden oluşan çok geniş bir kıta olduğunu her zaman hatırlamak zorundayız.

20) . The recent currency crisis which has shaken Europe is a serious threat to the existence of the European Community.
A) Avrupa'yı sarsan son para krizi, Avrupa topluluğunun varlığı için ciddi bir tehdittir.
B) Avrupa Topluluğunun varlığını tehdit eden en ciddi olay, Avrupa'yı sarsan son para krizidir.
C) Avrupa'da patlak veren son para krizi, Avrupa topluluğunun varlığına karşı bir tepkidir.
D) Avrupa'yı tehdit eden son para krizi, Avrupa Topluluğunun varlığına bir darbedir.
E) Avrupa Topluluğunun varlığını tehlikeye düşüren en son olay, Avrupa'yı saran para krizidir.

21) . Puerto Rico which was originally called Rico de Po, became an independent state by the Ceylon independence Act of 1947, which came into force on 4 February 1948.
A) 4 Şubat 1948'de yürürlüğe giren 1947 Bağımsızlık Yasası uyarınca, başlangıçtan beri Rico de Po olarak bilinen Porto Riko bağımsız bir ülke haline gelmiştir.
B) 1947 Bağımsızlık Yasası, 4 Şubat 1948'de yürürlüğe girmiş ve böylece dana önce Rico de Po adını taşıyan Porto Riko bağımsız bir devlet olmuştur.
C) Daha önce Rico de Po olarak bilinen Porto Riko 4 Şubat 1948'de yürürlüğe giren 1947 Bağımsızlık Yasası ile bağımsızlığına kavuşmuştur.
D) Başlangıçta Rico de Po adını taşıyan Porto Riko 4 Şubat 1948'de yürürlüğe giren 1947 Seylan Bağımsızlık Yasası ile bağımsız bir devlet olmuştur.
E) Önceleri Rico de Po olarak bilinen Porto Riko'nun bağımsızlığına kavuşması, 4 Şubat 1948'de yürürlüğe konan 1947 Seylan Bağımsızlık Yasası ile mümkün olmuştur.

22) . It seems likely that the recession in the cotton textile industry will continue throughout the year and that many mills may to permanently closed.
A) Görünüşe bakılırsa, pamuk sanayindeki gerileme yıl içinde de sürecek ve bazı fabrikalar tamamen kapanacaktır.
B) Pamuk sanayinde bütün yıl boyunca devam eden bunalım sonucu, çoğu fabrikanın süresiz olarak kapanması kaçınılmaz görünüyor.
C) Pamuk sanayinde yıl içinde bir durgunluk görüleceği ve pek çok fabrikanın tamamen kapanacağı kesindir.
D) Pamuk sanayindeki durgunluğun yıl boyunca süreceği ve pek çok fabrikanın süresiz kapanabileceği olası görünüyor.
E) Çoğu fabrikanın süresiz kapanmasına neden olabilecek durgunluk, pamuk sanayinde yıl boyunca devam edecek gibi görünüyor.

23) . The report makes it clear that in 1989 most European countries met almost half of their energy needs by means of natural gas.
A) Raporda, doğal gazın 1989'da Avrupa ülkelerinin çoğunda enerji ihtiyacının yaklaşık yansını karşıladığı belirtilmektedir.
B) Avrupa ülkelerinim çoğunun, enerji ihtiyaçlarının yansını doğal gaz kullanarak karşıladığı 1989'da hazırlanan raporda da açıklanmıştır.
C) Raporda, 1989'da Avrupa'da enerji ihtiyaçlarının yansından çoğunu doğal gaz yoluyla karşılayan pek çok ülke olduğu açıkça ifade edilmektedir.
D) Raporda açıkça ifade edildiğine göre, 1989'da çoğu Avrupa Ülkesi, enerji ihtiyacının yansını doğal gazla karşılamak zorunda kalmıştır.
E) Rapor, 1989'da çoğu Avrupa ülkesinin, enerji ihtiyaçlarının yaklaşık yansını doğal gaz vasıtasıyla karşıladığını açıkça ortaya koymaktadır.

24) . Instead of word order or changes in word endings, sign languages show grammatical functions by spatial relationships.
A) Söz dizini ya da sözcük takılarında değişiklik yapılmasına karşın, işaret dilleri gramer işlevlerini yine de yerine getirebilirler.
B) İşaret dillerinin gramer işlevlerini yer ilişkileri yoluyla göstermeleri, sözcük sıralaması yerine sözcük takılarının kullanımını gerektirir.
C) Söz dizini ve sözcük takılarındaki değişiklikler yerine, işaret dilleri gramer işlevlerini yer ilişkilerinden yararlanarak gösterebilirler.
D) Sözcük sıralanması ya da sözcük takılarındaki değişmeler yerine, işaret dilleri gramer işlevlerini yer ilişkileri yoluyla gösterirler.
E) Sözcük sıralanması ve değişik kelime kökleri vasıtasıyla anlam kazanan işaret dilleri gramer işlevlerini yer ilişkileri yoluyla gösterirler.

25) . To cut it short, there is as yet no known way of obtaining the benefits of the new insecticides without some risk of revoking resistance.
A) Kısacası, hiç direnme ortaya çıkarmaksızın, haşere ilaçlarından yarar sağlamanın bir yolu bulunmamıştır.
B) Henüz yeni haşere ilaçlarından dirence neden olmadan yararlanabilmenin bilinen bir yolu yoktur.
C) Özetle, bir derece direnme riski ortaya çıkarmadan yeni haşere ilaçlarından yarar sağlamanın yolu bulunamamıştır.
D) Kısacası, bir ölçüde direnme riski ortaya çıkarmaksızın yeni haşere ilaçlarından yarar sağlamanın henüz bilinen bir yolu yoktur.
E) Henüz, biraz direnme riskine neden olmadan yeni bir haşere ilacından yarar sağlamak mümkün olmamıştır.

Menu

Çeviri Formları

Çevirmenlik başvurusu

Copyright © Designed by ingilizce çeviri sitemap