İngilizce Çeviri Testleri Ana Sayfası
TEST – 18
1) . The new Prime Minister is seriously worried about the urbanization problem in the over-populated regions.
A) Yeni başbakan nüfusu yoğun olan bölgelerdeki kentleşme sorununun ciddi bir çalışma gerektirdiğine inanmaktadır.
B) Nüfus yoğunluğu fazla olan bölgelerin kentleşme sorunu ile yeni atanan başbakan ilgilenmektedir.
C) Yeni başbakan nüfus artışının hızlı olduğu bölgelerdeki kentleşme sorununun ciddiyetini kavramıştır.
D) Yeni başbakan, aşın nüfusa sahip bölgelerdeki kentleşme sorunundan ciddi şekilde endişe duymaktadır.
E) Kentleşme sorunu, en çok nüfusu yoğun olan bölgelerde olup, yeni başbakan oldukça düşündürmektedir.
2) . Cyprus' membership of the European Community will be of vital importance for the future of our international economic relations.
A) Kıbrıs'ın Avrupa Topluluğu'na üyeliği, uluslararası ekonomik ilişkilerimizin geleceği bakımından hayati bir önem taşıyacaktır.
B) Uluslararası ekonomik ilişkilerimizin geleceği için, Kıbrıs'ın Avrupa Topluluğu'na üye olması son derece önemli görülmektedir.
C) Kıbrıs'ın uluslararası ekonomik ilişkilerinin artması, Avrupa Topluluğuna üyelik için büyük önem taşımaktadır.
D) Uluslararası ekonomik ilişkilerimizin gelişmesi sonucu, Kıbrıs'ın Avrupa Topluluğu'na üye olması daha da çok önem kazanmıştır.
E) Kıbrıs'ın Avrupa Topluluğu'na üyeliğinden sonra uluslararası ekonomik ilişkilerimizin geleceği çok büyük önem taşıyacaktır.
3) . The company accountant, charged with bribery, has been put on trial.
A) Rüşvetle suçlanan şirket muhasebecisi mahkemeye verildi.
B) Şirketi zarara, soktuğu için muhasebece aleyhinde dava açıldı.
C) Şirketin iflasına yol açtığı gerekçesiyle, muhasebeci gözetim altına alındı.
D) Hapse atılan şirket muhasebecisi, rüşvet almakla suçlandı.
E) Yolsuzluk yaptığı iddiasıyla, şirketin muhasebecisi hapse mahkûm oldu.
4) . If she knew what the committee had decided as regards her promotion, she would be terribly disappointed.
A) Naklen tayini hakkında komitenin nasıl bir karar verdiğini bilse, büyük üzüntü duyardı.
B) Tayini için komitenin verdiği karan bilseydi, derhal istifa ederdi.
C) Kendi durumu ile ilgili olarak komitenin kararının ne olduğunu bilmiş olsaydı, tayin edilmeyi kesinlikle istemezdi.
D) Terfisi ile ilgili olarak komitenin neye karar verdiğini bilse, tam bir düş kırıklığına uğrardı.
E) Başarısızlığı nedeniyle hakkında komitenin ne tür bir karar vereceğini bilseydi, son derece sinirlenirdi.
5) . Deforestation is causing an frightening decrease in the amount of farming land.
A) Ormanların azlığı, sulu arazi miktarının giderek tehlikeli bir şekilde ortadan kalkmasına neden olmaktadır.
B) Ormanların yok edilmesi nedeniyle, tarım arazisinin korkutucu bir şekilde azaldığı görülmektedir.
C) Ormanların yok olması, ekilebilir toprakların miktarında korkutucu bir azalmaya neden olmaktadır.
D) Ekilebilir toprakların tehlikeli bir şekilde azalması, ormanların yok edilmesiyle ilgilidir.
E) Ormanların yok olması nedeniyle, tanma elverişli toprakların miktarında azalma olmaktadır.
6) . To protect its own finances, Japan has taken a tougher line with foreign vacuoles fishing its coasts.
A) Japonya, kendi balıkçılığını geliştirebilmek için, kıyılarında avlanan yabancı teknelere karşı önlemlerini artırmıştır.
B) Japonya, kendi balıkçılık bölgelerim kurtarmak amacıyla, kıyılarında avlanan yabancı teknelere karşı sert mücadeleye girişmiştir.
C) Japonya, kendi balıkçılığını güçlendirmek için, kıyılarına yaklaşan yabancı balıkçı teknelerine karşı sert önlemler almıştır.
D) Japonya, kendi balık alanlarını korumak için, kıyılarında balık avlayan yabancı teknelere karşı daha sert bir tavır almıştır.
E) Japonya, kendi balık alanlarını iyileştirmek amacıyla, sert önlemler alarak kıyılarında yabancı teknelerin avlanmasını engellemiştir.
7) . It was emphasized that the company, which had been on the verge of bankruptcy, got over the crisis through substanial borrowings from various banks.
A) İflasın eşiğine gelmiş olan şirketin, çeşitli bankalardan yüklü krediler alarak bunalımı aştığı vurgulandı.
B) Bazı bankalardan bol kredi alarak bunalımı atlatmaya çalışan şirketin, iflasa doğru sürüklendiği vurdulandı.
C) İflasla karşı karşıya gelmiş olan şirketin, bunalımı aşmak için pek çok bankadan büyük krediler aldığı ifade edildi.
D) Çeşitli bankalardan yüklü krediler alarak bunalımı adatmaya çalışan şirketin iflastan kurtulamadığı açıklandı.
E) İflas tehlikesini adatmış olan şirketin bazı bankalardan bol kredi alarak bunalımdan çıktığı belirtildi.
8) . Anything that happens anywhere in the world at the moment can produce effects rapidly elsewhere.
A) Dünyanın değişik yerlerinde meydana gelen olayların etkisi bugünlerde her yerde süratle görülebilir.
B) Dünyanın neresinde olursa olsun, şu anda üretilen herşey dünyanın başka bir yerine süratle ulaştırılabilir.
C) Şu anda dünyanın herhangi bir yerinde yapılan bir üretimle ilgili her şeyin etkisi başka bir yerde süratle görülebilir.
D) Şu anda dünyanın herhangi bir yerinde meydana gelen bir olay, başka bir yerde süratle etkisini gösterebilir.
E) Dünyanın neresinde olursa olsun, bugünlerde meydana gelen bir olay, süratle başka yerleri de etkileyebilir.
9) . Nobody really knows very much about the causes of insomnia, but everyone knows how necessary sleep is.
A) Uykusuzluğun ne olduğunu bilenlerin sayısı çok olmasa da, herkes bunun gerekliliğinin farkındadır.
B) Uykusuzluğun nedenlerini bilen pek fazla kimse yoktur, ancak herkes gerekli olduğunu bilir.
C) Uykusuzluğun nedenleri hakkında kimse gerçekte fazla bir şey bilmez, ama herkes uykunun ne kadar gerekli olduğunu bilir.
D) Uykusuzluğun nedenim bilenlerin sayısı çok olmasa da kimse uykunun ne denli gerekli olduğunu düşünmez.
E) Uykusuzluğun nedenlerini kimse fazla araştırmadığı halde, herkes bunun gerekli olduğunu bilir.
10) . Anyone who wishes to begin selling industrial goods in a foreign country must first perform market research.
A) Sanayi ürünleri satmaya başlamak isteyen herkes, önce yabancı ülkelerde pazar araştırması yapmış olmalıdır.
B) İsteyen herkes, pazar araştırması yaptıktan sonra, yabancı bir ülkede sanayi ürünü satabilir.
C) Hiç kimse pazar araştırması yapmadan başka bir ülkeye sanayi ürünleri satmaya girişmemelidir.
D) Yabancı bir ülkede pazar araştırması yapmak isteyen herkes, önce sanayi ürünleri pazarından başlamalıdır.
E) Yabancı bir ülkede sanayi ürünü satmaya başlamak isteyen herkes, önce pazar araştırması yapmalıdır.
11) . If each employee obeys the orders of his superior, he is not likely to be criticized.
A) Amirlerinin emirlerini yerine getirdiği sürece bir memurun eleştirilme ihtimali ortadan kalkar.
B) Her memur verilen emirleri yerine getirdiği sürece, amirlerince eleştirilmesi mümkün değildir.
C) Amirlerinin emirlerine uyan bir memur, hiçbir zaman eleştiriye uğramaz.
D) Her memur amirinin emirlerine uyuyorsa, kendisinin eleştirilme ihtimali hemen hemen yoktur.
E) Amirlerinin emirlerini yerine getiremeyen bir memur, her zaman eleştiriye uğrar.
12) . However difficult it may be to determine the physical structure of the Mars' interior, it is even more difficult to determine the planet's chemical and mineralogical composition.
A) Mars'ın iç kısmının fiziksel yapısının belirlenmesi ne kadar güç olursa olsun, gezegenin kimyasal ve madensel bileşiminin belirlenmesi çok daha güçtür.
B) Mars'ın iç yapısının fiziksel özellikleri kadar, kimyasal ve madensel oluşumunu anlamak da son derece güçtür.
C) Mars'ın fiziksel yapısı ile başka bir gezegenin kimyasal ve madensel yapısını karşılaştırmak oldukça güçtür.
D) Daha güç olduğu halde, başka bir gezegenin kimyasal ve madensel bileşiminin belirlenmesi, Mars'ın iç yapısının fiziksel özelliklerini saptamakta yararlı olabilir.
E) Mars'ın fiziksel yapısını belirlemek güç olmakla birlikte, herhangi bir gezegenin kimyasal ve madensel bileşimini belirlemekten daha güç değildir .
13) . The more you know about the people of a country the more you'll enjoy visiting it.
A) İnsanı ile ilgili çok şey bildiğiniz bir ülkeyi ziyaret etmeniz size çok zevk verecektir.
B) Bir ülkenin insanı hakkında ne kadar çok şey bilirseniz, orayı ziyaret etmekten o kadar çok zevk alırsınız.
C) Ziyaret etmeyi çok istediğiniz bir ülkenin insanını da çok iyi bilmeniz gerekir.
D) İnsanı ile ilgili çok şey bildiğiniz bir ülkeyi ziyaret etmeniz sizi memnun edecektir.
E) Bir ülkede ne kadar kültürlü insanla tanışırsanız, o ülkeyi ziyaret etmekten o kadar hoşlanırsınız.
14) . No other quality is more significant for a scientist to acquire than to observe carefully.
A) Bir bilim adamı için dikkatli gözlem yapmak önemli bir niteliktir.
B) Bir bilim adamı dikkatli gözlem yapabilme yeteneğini kazanmak için çok uğraşır.
C) Bir bilim adamı için dikkatli gözlem yapabilme yeteneğinden daha önemli kazanılacak bir nitelik yoktur.
D) Bir bilim adamı dikkatli gözlem yapabilme yeteneğini çevresine önem vererek kazanır.
E) Bir bilim adamı ancak dikkatli gözlem yapabilme yeteneğini kazanırsa başarılı olur.
15) . A turtle is different from all other reptiles in that it has its body encased in a protective shell of its own.
A) Kaplumbağalar kendilerini diğer bütün sürüngenlerden vücutlarını saran kabukları sayesinde korurlar.
B) Kaplumbağalar vücutlarının koruyucu bir kabuk içinde olmasıyla, diğer bütün sürüngenlerden farklıdırlar.
C) Kaplumbağalar kendilerini vücutlarını saran kabukları sayesinde diğer bütün sürüngenlerden daha iyi koruyabilirler.
D) Bir kaplumbağamn farklı özelliği gerektiğinde kendini kabuğunun içine saklayarak diğer bütün sürüngenlerden koruyabilmesidir.
E) Kaplumbağalar kabukları sayesinde kendilerini diğer sürüngenlerden koruyabilirler.
16) . Even though he is known as a successful business man, I think he is really unhappy.
A) Başarılı bir iş adamı olduğu için, kanımca gerçekten mutsuz bir kişi.
B) Başarılı bir iş adamı olarak bilinmesine karşın kanımca gerçekten mutsuz bir kişi.
C) Gerçekten mutsuz olduğu için, iş adamı olarak başarılı olamadı.
D) Başarılı bir iş adamı olması onu gerçekten mutsuz bir kişi olarak tanımama neden oldu.
E) Başarılı bir işadamı olmasına rağmen mutsuz olmayı düşünemiyor.
17) . We cannot deny that the inventions and discoveries of the twentieth century have changed the structure of our society a great deal.
A) 20. yüzyıl buluş ve keşiflerinin toplumumuzun yapısını büyük ölçüde değiştirdiğini inkar edemeyiz.
B) 20. yüzyıl buluş ve keşiflerinin inkar edilmesi toplumumuzun yapısını büyük ölçüde değiştirir.
C) 20. yüzyıl toplumunun, buluş ve keşiflerin yapısını değiştirdiği inkar edilemez
D) 20. yüzyıl buluş ve keşiflerinin toplumun yapısını hiçbir şekilde değiştirmediği gerçek değildir.
E) Toplumumuzun yapısının buluş ve keşiflerle 20. yüzyılı büyük ölçüde değiştirdiğini inkar edemeyiz.
18) . I'd sooner get the job done today than leave it till tomorrow.
A) İşi yarın yaptırtmak bugün yaptırtmaktan daha iyidir.
B) İşi bugün bitirmek zorundayım, yarına erteleyemem.
C) İşi yarına bırakmadan bugün yaptırmak daha iyidir.
D) İşi yarına bırakmaktansa bugün yaptırmayı yeğlerim.
E) İş bugün biterse yarın bitmesinden daha iyidir.
19) . What may be considered polite in a country may be interpreted as arrogant in another.
A) Bir ülkede kibar olduğu düşünülen şey bir diğer ülkede kaba bulunabilir.
B) Bir ülkede kibar ve kaba olan şeyler diger ülkelerde de aynı şekilde görülür.
C) Bir ülkede kibar olan hangi şeyler diğer ülkede kaba olarak kabul edilir?
D) Kibarca düşünülen bir iş başka bir ülkede kabaca yorumlanabilir.
E) Bir ülkenin kibar insanları bir diğer ülkenin kaba insanları gibi düşünebilir.
20) . A good artist like a good engineer learns as much from his mistakes as from achievement.
A) İyi sanatçılar da iyi mühendisler gibi çok iyi öğrendiklerinden yanlışları olmaz.
B) İyi bir sanatçı da iyi bir mühendis gibi başarısı kadar yanlışlarından da ders alır.
C) Bir sanatçı ya da mühendis de iyi olabilmek için başarıları kadar yanışlarını da kabul etmelidir.
D) Başarılar kadar yanlışlar da iyi sanatçılar gibi mühendisleri de etkiler.
E) İyi bir sanatçı da iyi bir mühendis gibi yanlış yapa yapa başarılı olma dersini öğrenir.
21) . The common notion that fish is an perfect food for improving the brain is not supported by any available scientific information.
A) Balığın zekayı geliştiren mükemmel bir besin olduğu yaygın görüşünün kanıtlanması güçtür.
B) Balığın zekayı geliştiren mükemmel bir besin olduğunu bütün bilimsel çalışmalar göstermektedir.
C) Bulunabilen bütün balıkların zekayı geliştiren mükemmel bir besin olduğu bilimsel olarak desteklenmektedir.
D)Balığın zekayı geliştiren mükemmel bir besin olduğu yaygın görüşü herhangi bir bilimsel bilgi tarafından desteklenmemektedir.
E) Balığın zekayı geliştiren mükemmel bir besin olduğu yaygın görüşü bilimsel araştırmaları desteklemiyor.
22) . The Taj Mahal, which took twenty-two years to construct, is possibly the most beautiful building in the world.
A) Yirmi iki yıldan bu yana Taç Mahal belki de dünyanın en güzel yapısıdır.
B) Yapımı 22 yıl süren Taç Mahal belki de dünyanın en güzel yapısıdır.
C) Dünyanın belki de en güzel binası olan Taç Mahal'in alınması 22yıl sürmüştür.
D) Taç Mahalin dünyanm belki de en güzel binası olması 22 yıl almıştır.
E) Belki de dünyanın en güzel binası olarak Taç Mahal 22 yıl önce inşa edilmiştir.
23) . In order to be issued a passport, one must either present legal documents or call witness to give proof concerning one's identity.
A) Kendisine pasaport verilebilmesi için bir kişinin ilgili memura bilgi verecek bir tanık bulmasi gerekir.
B) Kendisine pasaport verilebilmesi için bir kişinin ya resmi evraklarını göstermesi ya da kimliği konusunda kanıt sağlayabilecek bir tanık çağırması gerekmektedir.
C) Eğer bir kişinin kimliğinin belirlenmesinde pasaportu yeterli kanıt sayılmazsa kim- liğinin tespiti için bir tanığa başvurulur.
D) Kendisine pasaport verilebilmesi için bir kişinin kimliği konusunda açıklamalar yapabilecek bir tanık bulması gerekir.
E) Kendisine yeni pasaport verilsin diye, bazıları pasaportlarının kaybolduğunu söyleyecek bir tanık bulmak durumunda kalırlar.
24) . Perhaps it is owing to its terrifying and effective teeth that the shark has always been one of man's most hated and feared animals.
A) Köpekbalığı belki de ürkütücü ve etkili dişleri yüzünden insanoğlunun her zaman en çok nefret edilen ve korkulan düşmanı olmuştur.
B) Köpekbalığı ürkütücü ve etkili dişleriyle insanoğlunun en çok korktuğu ve nefret ettiği düşmanı olmuştur.
C) Köpekbalığını, insanoğlunun korkunç bir düşmanı yapan şey belki de dişlerinin korkulan ve nefret edilen bir silah olmasıdır.
D) Köpekbalığı, o korkunç dişleri olmasa da belki insanoğlunun en çok korktuğu ve nefret ettiği düşmanı olurdu.
E) Köpekbalığımn insanın en çok korktuğu ve nefret ettiği düşmanı olmasının korkutucu ve etkili dişlerine bağlı olduğu bilinmektedir.
25) . What UFOs are and where they come from and whether they really exist are still open to debate, but it is becoming increasingly difficult to ignore them.
A) UFO'ların ne oldukları,nereden geldikleri ve gerçekten var olup olmadıkları hala tartışanlar bile onları görmemezlikten gelemezler.
B) UFO'ların ne oldukları,nereden geldikleri ve gerçekten var olup olmadıkları hala tartışılmakla birlikte pek çok insan onları görmüştür.
C) UFO'ları gören pek çok insan onların ne olduklarını, nereden geldiklerini ve gerçekten var olup olmadıklarını hala tartışmaktadırlar.
D) UFO'ları görmezlikten gelmek giderek zorlaşmaktadır çünkü ne oldukları,nereden geldikleri ve gerçekten var olup olmadıklan hala tartışmaya açıktır.
E) UFO'ların ne oldukları.nereden geldikleri ve gerçekten var olup olmadıklan hala tartışmaya açıktır, ama onları görmezlikten gelmek giderek zorlaşmaktadır.