İngilizce Çeviri Testleri Ana Sayfası
TEST – 19
1) . Medical scientists have noted an alarming increase in disease of the heart and circulation among people that smoke cigarettes.
A) Tıp bilimadamları sigara içenler arasında çok fazla kalp ve dolaşım hastası olduğunu belirtmişlerdir.
B) Sigara içenler arasındaki kalp ve dolaşım hastaları tıp bilimadamlarının artışları karşısında dehşete düştüklerinin farkına varmışlardır.
C) Tıp bilim adamları sigara içenler arasında kalp ve dolaşım hastalıklarında ürkütücü bir artış gözlemlemişlerdir.
D) Tıp bilimadamları sigara içen kişiler arasında bulunan kalp.ve dolaşım hastalarını hemen farkederler.
E) Sigara içenler arasında kalp ve dolaşım hastalarının sayısının artışı karşısında tıp bilimadamları dehşete kapılmışlardır.
2) . However beneficial some drugs may appear, they must nevertheless be employed carefully.
A) Bazı ilaçlar ne kadar yararlı görünürlerse görünsünler yine de dikkatle kullanılmaları gerekir.
B) Bazı ilaçlar yararlı görünürler ama dikkatli kullanılmazlarsa çok zararlı olabilirler.
C) Bazı ilaçlar ne kadar yararlı görünürlerse görünsünler yine de mahkemelerce yasakla- nabilirler.
D) Mahkeme tarafından yasaklanmış ilaçlar ne kadar yararlı görünürse görünsünler zararlı ilaçlardır.
E) Bazıları, ilaçlar ne kadar yararlı olursa olsunlar, onları kullanmamaya özen gösterirler.
3) . One of the great matters facing the world today is the shortage of food.
A) Dünya bugün yiyecek kıtlığının yüzüne bakmaktadır.
B) Yiyecek kıtlığı bu gün dünyayı tehdit etmektedir.
C) Bugün dünyanın karşı karşıya olduğu büyük sorunlardan biri yiyecek kıtlığıdır.
D) Yiyecek kıtlığı dünyayı büyük bir tehlikeyle karşı karşıya bırakmıştır.
E) Bugün dünya yüzündeki büyük tehlikelerden biri yiyecek kıtlığıdır.
4) . The fact that less than 5 percent of the population graduate from universities in England may seem surprising, particularly when viewed beside the American percentage of over 30 percent.
A) İngilteredeki üniversitelerden nüfusun %5'den azının mezun olduğu gerçeği, nüfusun %30'dan fazlasının üniversite mezunu olduğu Amerika için şaşırtıcı gelebilir.
B) İngilteredeki üniversitelerden nüfusun %5'den azının mezun olduğu gerçeği, özellikle Amerika'daki %30'un üzerindeki oranla karşılaştırınca şaşırtıcı gelebilir.
C) İngilteredeki üniversitelerden nüfusun %5'den azının mezun olması Amerikan nüfusunun üniversitelerden mezun olan %30'dan fazlasına saşırtıcı gelebilir.
D) İngilteredeki üniversitelerden nüfusun %5'den azı mezun olurken Amerika'da %30'dan fazlasının üniversite mezunu olması şaşırtıcı.
E) Amerika'da nüfusun %30'dan fazlasının iiniversite mezunu olduğu düşünülünce, İngiltere'nin %5'den az olan oranı şaşırtıcı olmasa gerek.
5) . Of all the forms in which opinions are disseminated, the college professor lecturing a class is the slowest and most expensive.
A) Üniversite profesörleri çok yavaş ve pahalı ders verdiklerinden en az beğenilen bilgi edinme seçenekleridir.
B) Sınıfta ders veren üniversite profesörü fıkir yayma işini çok yavaş ve pahalı olarak gerçeklestirir.
C) Bir üniversite profesörü sınıfında ders verirken fikirlerini yaymak için zaman ve para harcamaktan kaçınmaz.
D) Ders veren bir profesor, fikir yaymanın en pahalı ve en yavaş yöntemleri de dahil ol- mak üzere bütün yöntemlerini bilir.
E) Fikirleri yayma yolları içinde, en yavaşı ve en pahalısı bir üniversite profesörünün bir sınıfa ders vermesidir.
6) . Doctors have known for over 100 years of the power of hypnosis to alleviate pain.
A) Doktorlar yüzyılı aşkın süredir ipnotizmayı ağrı gidereci olarak kullanmaktadırlar
B) Yüzyılı aşkın süredir doktorlar ipnotizmayı ağrı gidereci olarak kullanmaktan vazgeçmişlerdir.
C) Doktorlar yüzyılı aşkın süredir ipnotizmamn ağrıyı hafifletici gücünden haberdardırlar.
D) İpnotizmamn ağrıyı hafifletici gücü yüzyılı aşkın süredir doktorlar tarafından kullanılmaktadır.
E) Doktorlar yüzyılı aşkın süredir ağrıyı kesmek icin ipnotizmayı kullanmaktadırlar.
7) . On the contrary to what many students think, staying up all night to study for an exam leads to failure rather than success.
A) Bir sınava hazırlanmak için bütün gece çalışmak öğrencilerin soruları ters anlamasına ve başarısızlıklarına yol açar.
B) Pek çok öğrencinin düşündüğünün aksine, bir sınava hazırlanmak için bütün gece uyumamak başından çok başansızlığa yol açar.
C) Bir sınava hazırlanmak için bütün gece uyumamak bazı öğrencilere ters gelebilir ama başarıya da ulaştırabilir.
D) Pek çok öğrenci ters bir düşünceyle bir sınava hazırlanmak için bütün gece uyumayarak başarılı olabileceklerine inanırlar.
E) Pek çok öğrencinin düşündüğünün aksine, bütün gece uyumayıp ders çalıştıkları takdirde başarıları kaçınılmaz olur.
8) . To be forced for economic reasons to take boring job is unfortunate.
A) Ne yazik ki insanlar ekonomik nedenlerle istemedikleri işleri yapmaya zorlanmaktadır.
B) Ekonomik nedenlerle insanlann artik sıkıcı işler bile bulamaması talihsizliktir.
C) Ekonomik baskılar nedeniyle sıkıcı bir işe girmek zorunda kalmak talihsizlik.
D) İnsanların sıkıcı işler yapmaları için zorlanmaları büyük talihsizlik.
E) Sıkıcı bir iş bile bulmak için ekonomik koşulları zorlamak talihsizlik.
9) . Bill was pleased to have been chosen for the job from among many applicants.
A) Bill işe başvuranlardan pek çoğunu seçebildiği için memnundu.
B) Bill, pek çok başvurucu arasından işe kendisinin seçilmesine çok memnun oldu.
C) Başvııranlann çoğu işe Bill alındığı için memnun oldu.
D) Bill, işi adaylar arasından istediğine verebildiği için memnundu.
E) Bill, başvuranların arasında olmaktan çok memnundu.
10) . During the period between 55 B.C. and 1815 A.D., the speed at which mankind could travel by sea was determined by the speed with which he could row.
A) M.Ö. 55 ile M.S. 1815 yılları arasında insanların denizlerdeki seyahat hızı kürek çekme hızlarıyla tayin ediliyordu.
B) M.Ö. 55 ile M.S. 1815 yılları arasında insanlrınn denizlerdeki seyahat hızı bugünkü kürek çekme hızlarıyla aynıydı.
C) İnsanların denizlerdeki seyahat hızını M.Ö. 55 ile M.S. 1815 yılları arasında belirleyen onların kürek çekme arzularıydı.
D) M.Ö. 55 ile M.S. 1815 yıllan arasında insanların denizlerde seyahat etmesi ancak esir kürekçilerle mümkün oluyordu.
E) M.Ö. 55 ile M.S. 1815 yılları arasında son derece hızlı kürek çeken insanlar sayesinde insanlar denizlerde hızla gidebiliyorlardı.
11) . Since the turn of the century, psychologists have been interested in how and why fear is manifested in human beings.
A) Ruhbilimciler bu yüzyılda korkuyu incelemek üzere insanlara yönelmişlerdir.
B) Yüzyılımızda dikkatlerini insanlara çeviren ruhbilimciler buldukları karşısında korkuya kapılmışlardır.
C) Korkunun insanlarda niçin ve nasıl göründüğüyle ilgilenen ruhbilimciler yüzyılın başından beri dikkatle çalışmaktadırlar.
D) Yüzyılımız eskiye döndüğünden, ruhbilimciler korkunun insanlarda niçin ve nasıl göründüğüyle ilgilenmektedirler.
E) Yüzyılın başından beri ruhbilimciler korkunun insanlarda niçin ve nasıl göründüğüyle ilgilenmektedirler.
12) . As social tensions increase, the right of Americans to keep and bear arms may have to be restricted for their own protection.
A) Sosyal gerginlikler arttıkça, Amerikalıların silah bulundurma ve taşıma hakları üzerindeki kısıtlamaların kaldırılması gerekebilir.
B) Sosyal gerilimin artışıyla, Amerikahların omuz omuza vermesi onların koruma yöntemlerini özetler.
C) Sosyal gerginlikler arttıkça, Amerikahların silah bulundurma ve taşıma haklarının kendi güvenlikleri için kısıtlanması gerekebilir.
D) Sosyal gerginlikler arttıkça, Amerikalıların silah bulundurma ve taşıma haklan da o ölçüde artınlmalıdır.
E) Sosyal gerginliklerin artışıyla, Amerikalıların silah bulundurma ve taşıma hakları üzerindeki kısıtlamalar peşpeşe gelmiştir.
13) . We are now all aware of the fact that some new scientific or technological advance, though useful, may have unpleasant side effects.
A) Artık hepimiz kimi bilimsel ya da teknolojik gelişmelerin, yararlı olmakla birlikte, bazı kötü yan etkilerinin de olabileceğinin farkındayız.
B) Artık hepimiz kimi bilimsel ya da teknolojik gelişmelerin yararlarının kötü yan etkileriyle ortadan kaldırıldığının farkındayız,
C) Artık hepimiz, yararlı bilimsel ya da teknolojik gelişmelerin aynı zamanda kötü yan etkileri olduğunu da biliyoruz.
D) Hepimiz artık kötü yan etkisi olmayan yararlı bilimsel ya da teknolojik gelişmelerin olamayacağının farkındayız.
E) Hepimiz artık kötü yan etkileri de olsa bilimsel ya da teknolojik gelişmelerin yararlı olduğunun farkındayız.
14) . Today if all the farmers made a decision to grow food without chemical fertilizers or insecticides or machinery, it would mean that only a quarter of the world population could be fed.
A) Bugün çiftçiler kimyasal gübreler, zararlı öldürücülerve makinalar kullanarak dünya nüfusunun dörtte birini doyurabilmektedir.
B) Bugün çiftçiler dünya nüfusunun dörtte birini doyurabilmek için kimyasal gübreler, zararlı öldürücüleri ve makinalar kullanarak tarım yapmak zorundadırlar.
C) Bugün çiftçiler kimyasal gübreler, zararlı öldürücüler ya da makinalar olmaksızın besin yetiştirmeye karar verseler, dünya nüfusunun dörtte biri işsiz kalırdı.
D) Bugün çiftçiler kimyasal gübreler, zararlı öldürücüler ya da makinalar olmaksızın besin yetiştirmeye karar verseler, dünya nüfusunun ancak dörtte birinin doyurulması mümkün olurdu.
E) Bugün çiftçilerin dörtte biri kimyasal gübreler, zararlı öldürücüleri ya da makinalar olmaksızın besin yetiştirmeye karar verse, dünya nüfusunun yarısı aç kalırdı.
15) . Were Isaac Asimov not a scientist, he might not. be able to write such good science fiction stories.
A) Isaac Asimov bir bilim adamı olmamasma rağmen çok iyi bilim kurgu öyküleri yazabilmiştir.
B) Isaac Asimov bir bilim adamı olmasaydı böylesine iyi bilimkurgu öyküleri yazamayabilirdi.
C) Isaac Asimov bir bilim adamı mıydı ki böylesine iyi bilimkurgu öyküleri yazabiliyordu.
D) Bu güzel bilimkurgu öykülerini yazan bir bilim adamı olan Isaac Asimov muydu?
E) Isaac Asimov bir bilim adamı değilse böylesine iyi bilimkurgu öykülerini nasıl yazabiliyordu?
16) . New techniques, which are being developed to destroy cancerous tumors, are at present merely partially successful.
A) Kanser tümörlerini yok etmek için geliştirilmekte olan yeni teknikler günümüzde sadece kısmen başanlı olmaktadır.
B) Günümüzde sadece kısmen başanlı olan kanser tümörlerini yok etme teknikleri geliştirilmektedir.
C) Günümüzde yeni teknikler geliştirilerek kanserli hücrelerin kısmen yok edilmesi sağlanabilmektedir.
D) Kanser tümörlerini kismen yok etmek için geliştirilen yeni teknikler oldukça başanlı olmaktadır.
E) Sadece kanserli tiimorlerini yok etmek için geliştirilen yeni teknikler başka alanlarda da başanlı olmaktadir.
17) . In the scientific approach, whatever is inconsistent with the facts ought to be discarded or revised.
A) Bilimsel yaklaşımda konu ile ilgisi olmayan varsayımların atılması ya da tekrar gözden geçirilmesi gerekir.
B) Bilimsel yaklaşımda gerçekler dışında hiç bir varsayım kullanılmamalı, gerçekler de yeniden gözden geçirilmelidir.
C) Bilimsel yaklaşımda, gerçeklere uymayan her şey atilmalı ya da yeniden gözden geçirilmelidir.
D) Bilimsel yaklaşımda kullanılan gerçeklere uygun olmayan her şey bilimsel yaklaşıma zarar verdiğinden atılmalıdır.
E) Bilimsel yaklaşımda atılması düşünülen her şey gerçeklere uymaz gibi görünse de gözden geçirilmelidir.
18) . Most authorities now concede that not only does watching television violence increases people's tolerance of violent behavior in others it also stimulates children to imitate violent acts.
A) Bir çok uzman artık televizyondaki şiddeti seyretmenin insanlarda başkalarındaki şiddet davranışlarına karşı hoşgörüyü artırmakla kalmayıp çocukları şiddet hareketlerini başlatmaya teşvik ettiğini kabul ediyor.
B) Bir çok uzman artık televizyondaki şiddeti seyretmenin insanlarda başkalarındaki şiddet davranışlarına karşı hoşgörüyü arttırmakla kalmayıp çocukları şiddet hareketlerini başlatmaya teşvik ettiğinin bir gerçek olmadığını kabul ediyor.
C) Bir çok uzman artık televizyondaki şiddeti seyretmenin insanlarda başkalarındaki şiddet davranışlarına karşı hoşgörüyü arttırmakla beraber çocukları şiddet hareket- lerini başlatmaya teşvik etmediğini kabul ediyor.
D) Bir çok uzman artik televizyondaki şiddeti seyretmenin insanlarda baskalarındaki şiddet davranışlarına karşı hoşgörüyü arttırırken çocukları şiddet hareketlerinden kaçınmaya teşvik ettiğini kabul ediyor.
E) Bir çok uzman artık televizyondaki şiddeti seyretmenin insanlarda başkalarındaki şiddet davranışlarına karşı hoşgörüyü arttırırken çocukların şiddet hareketlerinden korkmasına neden olduğunu kabul ediyor.
19) . The more attention he received, the embarrassed he seemed to become.
A) Dikkat çektikçe utangaçlığı daha da azaldı.
B) Çok dikkat çektiğinden utangaçlığı daha da artmış gözüküyordu.
C) Çektiği ilgi arttıkça daha da utanmış görünüyordu.
D) En çok utangaç olanlar en fazla dikkati çeker görünüyordu.
E) En çok utanmış görünen adam en fazla dikkati çekiyordu.
20) . Mankind is torn between the desire to be different from anybody else and the need to belong to a group.
A) İnsanoğlu herkesten farklı olma arzusuyla bir gruba ait olma ihtiyacı arasında kalmıştır.
B) İnsanoğlunun herkesten farlı olma arzusu onu bir gruba ait olma ihtiyacından kurtarır.
C) İnsanoğlunun herkesten farklı olma arzusu ve bir gruba ait olma ihtiyacı onu yaralamıştır.
D) İnsanoğlunun herkesten farklı olma arzusuyla bir gruba ait olma ihtiyacı birbiriyle çelişmez.
E) İnsanoğlunu mahveden şey bir gruba ait olma ihtiyaci değil herkesten farkh olma arzusudur.
21) . Fashion designers are only interested in outward appearance and they make use of the fact that women will put up with any amount of discomfort, providing they look right.
A) Moda tasarımcıları sadece dış görünüşle ilgilidirler ve olayı doğru değerlendirerek, kadınların rahatsızlıklara tahammul edemeyişlerini kendi çıkarları doğrultusunda kullanırlar.
B) Moda tasarımcıları sadece dış görünüşle ilgilidirler ve kadınların modaya uygun olmak koşuluyla her türlü rahatsızlığa tahammul etmelerinden yararlanmaktadırlar.
C) Moda tasarımcıları sadece görünüşte güzellikle ilgilenirler ve kadınların doğru görünmek koşuluyla her türlü rahatsızlığa karşı çıkacaklarını bilirler.
D) Kadınların modaya uygun olmak koşuluyla her türlü rahatsızlığa tahammul edeceklerini bilen moda tasarımcıları dış görünüşleri saptarken bundan yararlanırlar.
E) Kadınların rahatsızlıklara tahammülü olmadığını bilen moda tasarımcıları onların rahatlığa düşkünlüklerinden yararlanarak dış görünüşleri belirlerler.
22) . With regard to driving, the laws of some countries are infamously lax. and even the strictest are not strict enough.
A) Araba kullanma konusunda bazı ülkelerin adı çıkmıştır, bu ülkelerde en sert kanunlar bile yeterince sert değildir.
B) Araba kullanma konusunda, bazı ülkelerin kanunları gevşeklikleriyle ünlüdür ve bunların en sertleri bile yeterince sert değildir.
C) Bazı ülkelerde tarafikle ilgili kanunlar öylesine gevşektir ki en kötü şöförlerin bile cezalandırılması mümkün olmaz.
D) Araba kullanma konusunda bazı ülkeler hem gevşek hem de sert kanunlarıyla kötü bir ün yapmışlardır.
E) Bazı ülkelerin trafıği düzenleyen kanunları kimsenin gevşemesine izin vermeyecek kadar sert olamamaktadır.
23) . As anxiety-makers, examinations are second to none.
A) Kişilerde endişe yaratmakta smavlar ikinci gelir.
B) Endişe yaratan olgular arasında sınavlar herşeyin arkasındadır.
C) Kişilerde endişe yaratmakta sınavlar hiç bir seyin arkasında kalmazlar.
D) Sınavlar her şeyin arkasından endişe doğuran olgulardır.
E) Endişe yaratan olgular olarak sınavlar insanları geride bırakırlar.
24) . We may marvel at the advance made in every field of study, but the methods of testing a person's knowledge and ability remain as primitive as ever.
A) Her çalışma alanında harikalar yaratabiliriz, ama kişisel bilgi ve yeteneğin ölçülmesinde kullandığımız yöntemler her zaman ki kadar ilkeldir.
B) Her alanda yarattığımız harikalar yanında bir insanın bilgisini ve yeteneğini ölçme yöntemlerimiz her zamankinden ilkel görünmektedir.
C) Bir insanın bilgisini ve yeteneğini ölçme yöntemleriyle her alanda gerçekleştirilen gelişmeleri ölçerek şaşırabiliriz.
D) Her çalışma alanında yaratılan harikalar bir insanın bilgisini ve yeteneğini ölçme yöntemlerimizi her zamanki kadar ilkel olmaktan kurtaramamıştır.
E) Her alanda gerçekleştirilen gelişmeler bizi hayrete düşürebilir ama bir insanın bilgisini ve yeteneğini ölçme yöntemleri her zamanki kadar ilkeldir.
25) . Hundreds of thousands of people cured of cancer owe their lives to radiation.
A) Yüzbinlerce insan kanser tedavisi sonuç vermediği için hastaneye çok borçlanmışlardır.
B) Yüzbinlerce insan kanser tedavisi görüp hayatlarını kaybetmişlerdir.
C) Hastaneye borçlarını ödeyemeyen hastalar kanserden kurtulamazlar.
D) Kanserden tedaviyle kurtulan yüzbinlerce insan yaşamlarım radyasyona borçludur.
E) Yüzbinlerce insan radyasyon sayesinde kanserden kurtulmuş fakat hastanelere çok borçlanmışlardır.