İngilizce Çeviri Testleri Ana Sayfası

TEST – 20

1) . Biologically, there is only one quality that distinguishes us from animals: the ability to laugh.
A) Biyolojik açıdan, insanlar gibi gülme özelliğine sahip bir tek hayvan türü vardır.
B) Biyolojik açıdan insanlarla hayvanları birbirinden ayıran özelliklerden biri gülmektir.
C) Biyolojik açıdan bizi hayvanlardan ayıran tek bir özellik vardır:gülme yeteneği.
D) Eğer hayvanlar da gülme yeteneğine sahip olsaydı biyolojik olarak onları bizden ayırmak mümkün olmayacaktı.
E) Biyolojik açıdan bizi hayvanlara üstün kılan tek bir özellik vardır: gülme yeteneği.

2) . The treatment of mental illness has improved as a result of increased understanding of the kinds of diseases and their causes.
A) Akıl hastalıkları tedavileri uzun da sürse sonunda iyileşerek hastalıklarının nedenini anlarlar.
B) Akıl hastalıkların tedavisi, hastalıkların türleri ve nedenleri konusunda artan bilgi sonucu gelişmiştir.
C) Akıl hastalıklarının tedavisi gelişmekle birlikte bu hastalıklann türleri ve nedenleri konusunda bilgilerimizi artırabilmiş değiliz.
D) Akıl hastalıklarının artması sonucunda bu hastalıkların türleri ve nedenleri konusunda bilgiler arttığından tedavileri geliştirilmiştir.
E) Akıl hastalıklarının tedavilerinin sonuçlanması bu hastalıkların nedenlerinin ve türlerinin anlaşılmasına bağlıdır.

3) . Wherever there are great forests, modern methods of insect control threaten the fishes that inhabit the streams in the shelter of the trees.
A) Büyük ormanların olduğu her yerde, modern böcek kontrol yöntemleri ağaçların gölgesindeki ırmaklarda yaşayan balıkları tehdit etmektedir.
B) Ağaçların gölgesindeki ırmaklarda yaşayan balıklar ormanların olduğu her yerde zararlı öldürücülerinin etkisinden kurtulabilmektedir.
C) Büyük ormanların olduğu her yerde, ağaçların gölgesindeki ırmaklarda yaşayan balıkları tehdit eden böcekler modern böcek kontrol yöntemleriyle öldürülür.
D) Büyük ormanların olduğu her yerde, ağaçların gölgesindeki ırmaklarda balıkların yaşayabilmesi için etkili bir böcek kontrol denetimi sürdürülmelidir.
E) Büyük ormanların olduğu her yerde, ağaçların gölgesindeki ırmaklarda yaşayan balıklar modern böcek konrol yöntemleri kadar yararh olabilirler.



4) . We judge ourselves by what we feel capable of doing, whereas others judge us by what we have already done.
A) Biz kendimizi yapabileceğimizi düşündüğümüz şeylere göre değerlendiririz, başkaları ise halihazırda yaptığımız şeylere göre.
B) Kendimiz hakkında karar verirken tarafsız olamayız ama başkaları bizim hakkımızda karar verirken yaptıklarımıza bakarak tarafsız olabilir.
C) Ne yaptığımıza karar vermek için duygularımızı dinleyebiliriz, başkaları hakkında karar verirken de onların yaptıklarına bakabiliriz.
D) Biz kendimiz neler hissettiğimizi bilebiliriz, başkaları ise ancak yaptıklarımızıdeğerlendirebilir.
E) Kendimizi çok yetenekli hissedebiliriz, ama yine de başkaları bizi yaptıklarımıza bakarak değerlendirir.

5) . If the problem of nuclear waste disposal is solved, the position of those in favour of nuclear power will be strengthened.
A) Nükleer artıklardan kurtulma sorunu çözülürse, nükleer enerjiye sahip olanların durumu daha iyi olacaktrr.
B) Nükleer artıklardan kurtulma sorunu çözülürse, nükleer enerji taraftarlarının durumu güçlenecektir.
C) Nükleer enerji taraftarları durumlarını güçlendirmek için nükleer artıklardan kurtulma sorununu çözmek istiyorlar.
D) Nükleer artıklardan kurtulma olayı başarılırsa nükleer güç sahipleri daha iyi bir duruma gelecekler.
E) Nükleer enerjiye karşı olanların çıkardıkları olaylar artıkların yok edilmesi sorununun çözülmesiyle önlenebilir.

6) . If only there weren't so many pollutants in the atmosphere, the ozone layer wouldn't be in hazard of being depleted.
A) Atmosferde bu kadar çok kirletici olmasaydi ozon tabakasınınbakımı daha kolay olurdu.
B) Ozon tabakasının delinmesini önlemek için uzaya daha az kirletici atmak gerekirdi.
C) Atmosferde bu kadar çok kirletici bulunmasaydı, ozon tabakası delinme tehlikesiyle karşı karşıya kalmazdı.
D) Atmosferde bu kadar çok kirleticiye rağmen, ozon tabakasının delinme tehlikesi içinde olmaması mümkün değildir.
E) Ozon tabakasının delinme tehlikesiyle atmosferdeki kirlilik arasında bir ilişki ol- saydı, ozon tabakası çoktan delinirdi.

7) . Even though obviously many auto-repair firms are competent and honest, mounting evidence shows that many others are not.
A) Pek çok oto tamir şirketinin ehli ve dürüst olmasına karşılık dağlık bölgelerdeki şirketlerin çoğu böyle değildir.
B) Pek çok oto tamir şirketinin görünüşte işinin ehli ve dürüst olmasına karşılık gerçekte böyle olmadığını gösteren pek çok kanıt vardır
C) Pek çok oto tamir şirketinin işinin ehli ve dürüst olduğu aşikardır ama yine de onların böyle olduğunu kanıtlamak mümkün değildir.
D) Pek çok oto tamir şirketi işinin ehli ve dürüsttür ama bunu kanıtlamak için yeterince kanıt gösteremezler.
E) Pek çok oto tamir şirketinin işinin ehli ve dürüst olduğu aşikarsa da diğer pek çok kanıt, diğer pek çok şirketin böyle olmadığını gösteriyor.

8) . Scientists lastly discovered black holes, the existence of which Einstein's theory predicted.
A) Bilimadamları sonunda Einstein'in kuramını destekleyen kara delikleri keşfettiler.
B) Bilimadamları Einstein'ın sözünü ettiği kara delikleri sonunda keşfettiler.
C) Bilimadamları kara deliklerin varlığını önce Einstein'den duydular.
D) Bilimadamları sonunda, varlıklarını Einstein kuramının öngördüğü kara delikleri keşfettiler.
E) Kara delikleri bilimadamlarından çok önce Einstein'in kendisi keşfetmişti.

9) . In 1054 there was an explosion of a giant star, the remnants of which can still be observed in space today.
A) 1054te, kalıntıları bugün bile uzayda görülebilen dev bir yıldız parçalandı.
B) 1054'te parçalanan dev bir yıldızın kalıntılarını bugün bile uzayda görmek mümkündür.
C) 1054'te parçalanan dev bir yıldız bugün hala uzayda durmaktadır.
D) 1054'ten beri uzayda bulunan dev bir yıldız uzayda parçalandı.
E) 1054'te dev bir yıldızın parçalanışı dünyanın her tarafından görüldü.

10) . Eyewitness reports and photographs of saucer-like objects which are convincingly real in appearance have made some people believe that UFO's exist.
A) Görgü tanıklarının söyledikleri ve tabak şeklinde insanı ikna edecek kadar gerçek görünen nesnelerin fotoğrafları kimi insanları UFO'ların varhğına inandırmıştır.
B) Görgü tanıklarına inanmayanlar bile tabak şeklinde insanı ikna edecek kadar gerçek görünen nesnelerin fotoğraflarını görünce UFO'ların varlığına inanmıştır.
C) UFO'ları gören görgü tanıkları onların gerçek birer tabağa benzediğini söylemişlerdir.
D) Görgü tanıkları tabak şeklinde ve görünüşleri inandıncı olan nesnelerin fotoğraflarını görünce UFO'ların varlığına iyice inanmışlardır.
E) Görgü tanıklarının söyledikleri ve görünüşleri inandırıcı olan nesnelerin resimlerini gören herkes UFO'lann var olduğuna inanmıştır.

11) . History has seen wars which used less ammunition than a cease-fire does today.
A) Tarih ateşkesi sağlamak için daha az cephanenin kullanıldığı savaşlar görmüştür.
B) Tarihte cephane kullanımı açısından savaşlarla ateşkesler arasında bir fark yoktur.
C) Tarih ateşkes sırasında çok fazla cephane kullanıldığını görmüştür.
D) Tarih, bugün bir ateşkeste kullanılan cephaneden daha az cephane kullanmış savaşlar görmüştür.
E) Tarih, çok az cephane kullanmış ateşkesler kadar savaşlar da görmüştür.

12) . The liar's penalty is not in the least that he is not believed, but that he cannot believe anybody else.
A) Yalancının cezası kendine inanılmasıyla değil inanılması ile verilebilir.
B) Yalancının cezası hiç de kendisine inanılmaması değil, kendisinin bir başkasına inanamamasıdır.
C) Yalancının çekeceği en küçük ceza kendisine inanılmaması değil, kendisinin başkalarına inanamamasıdır.
D) Yalancının en küçük cezası kendisine inanılmaması ya da kendisinin bir başkasına inanamaması değildir.
E) Yalancı, kendisine inanılmaması kendisinin de başkasına inanamaması şeklinde küçük bir ceza görür.

13) . Fashion is a form of ugliness so intolerable that we have to alter it every six months.
A) Moda çirkinlikleri engellemek için altı ayda bir değiştirilir.
B) Bir modaya altı aydan fazla tahammül edilirse çirkinleşir.
C) Moda öyle tahammül edilmez bir çirkinlik biçimidir ki altı ayda bir değiştirmemiz gerekir.
D) Moda alta ayda bir değiştirilerek çirkinlikleri katlanabilir yapar.
E) Çirkinlikler öyle tahammül edilmez olur ki modayi altı ayda bir değiştirmemiz gerekir.

14) . One reason for the public upset in the United States is the astonishing growth of heavy marijuana use among school-age children.
A) Birleşik devletlerdeki büyük huzursuzluk giderek daha çok sayıda okul çağındaki çocukların esrar kullanmasına neden olmuştur.
B) Birleşik Devletlerdeki okul çağı çocuklarının giderek daha fazla esrar kullanmaları toplumsal huzursuzluğun tek nedeni olmuştur.
C) Okul çağındaki çocuklar arasında aşırı dozda esrar kullanımındaki şaşırtıcı artış giderek toplumda huzursuzluğun önemli bir nedeni haline gelmektedir.
D) Okul çağındaki çocuklar arasında aşırı dozda esrar kullanımındaki şaşırtıcı artışın giderek toplumsal bir huzursuzluğa neden olması büyük bir olasılıktır.
E) Birleşik Devletlerdeki toplumsal huzursuzlugun bir nedeni okul çağındaki çocuklar arasında aşırı dozda esrar kullannımındaki şaşırtıcı artıştır.

15) . Among the psychological effects of heavy marijuana use cited by teachers and parents is a loss of interest in schoolwork.
A) Okula olan ilginin azalması öğretmenler ve veliler tarafından uyuşturucu kul- lanımını arttırıcı bir etken olarak görülmektedir.
B) Okula olan ilginin azalması, öğretmenler ve veliler tarafından,aşırı dozda esrar kullanmaya yol açan psikolojik bir etki olarak görülmektedir.
C) Öğretmen ve velilerin söylediklerine göre aşırı dozda esrar kullanmanın psikolojik etkilerinden biri derslere karşı ilginin kayboluşudur.
D) Okula olan ilginin azalmasıyla, öğretmenler ve veliler, öğrencilerin psikolojik nedenlerle aşırı dozda esrar kullanımına başladıklarını görmüşlerdir.
E) Öğretmen ve velilerin söylediklerine göre psikolojik etkilerle aşırı dozda esrar kullanmaya başlayan öğrenciler derslerine olan ilgilerini de yitirirler.

16) . A steadily accumulating body of proof backs the view that cancers are caused by things that we eat, drink, breathe, or otherwise exposed to.
A) Düzenli olarak artmakta olan kanıtlar, kansere, yediğimiz, içtiğimiz, soluduğumuz ya da başka şekillerde maruz kaldığımız şeylerin neden olduğu görüşünü destekle- mektedir.
B) Yediğimiz, içtiğimiz, soluduğumuz ya da başka şekillerde maruz kaldığımız şeylerin neden olduğu görüşünü destekleyen kanıtlar yavaş yavaş toplanmaktadır.
C) Düzenli olarak artmakta olan kanıtlar yediğimiz, içtiğimiz, soluduğumuz ya da başka şekillerde maruz kaldığımız şeylerin kansere neden olduğu görüşünü desteklememektedir.
D) Yediğimiz, içtiğimiz, soluduğumuz ya da başka şekillerde maruz kaldığımız şeylerin kansere neden olduğu görüşü düzenli bir şekilde ilgililere aktarılıyor.
E) Yediğimiz, içtiğimiz, soluduğumuz ya da başka şekillerde maruz kaldığımız şeylerin kansere neden olduğu görüşü giderek ağırlık kazanmaktadır.

17) . It is advisable for teachers of foreign languages to correct only the most serious of their students' mistakes.
A) Yabancı dil öğretmenleri öğrencilerinin yanlışlarını ciddiyetle düzeltmelidirler.
B) Yabancı dil öğretmenleri öğrencilerinin yanlışlarını fazla ciddiye almamalıdırlar.
C) Yabanci dil öğretmenlerine öğrencilerinin yanlışlarını ciddiyetle düzeltmeleri tavsiye edilmelidir.
D) Yabanci dil öğretmenlerinin öğrencilerinin sadece en ciddi yanlışlarını düzeltmeleri tavsiye edilebilir.
E) Yabanci dil öğretmenlerinin öğrencilerinin sadece en ciddi yanlışlarıyla ilgilenmeleri tavsiye edilebilir.

18) . Congested airways, as determined by the number of passengers served every year, are becoming as serious a problem in main cities as congested highway traffic.
A) Her yıl hizmet verdikleri yolcu sayısına göre belirlenen şekliyle tıkanmış hava yolları, büyük kentlerde tıkalı otobanlar kadar ciddi bir sorun olmaktadır.
B) Havayolları fazla yolcu nedeniyle tıkandığında bu otobanların da tıkanmasına neden olmaktadır.
C) Her yıl aşırı sayıda yolcu nedeniyle tıkanan otobanlar hava yollarının da giderek tıkanmasına yol açmaktadır.
D) Tıkanmışlığı hizmet verdikleri yolcu sayısıyla belirlenmiş olan havayolları, tıkanan otobanlar yüzünden daha da büyük sorun olmaktadır.
E) Büyük kentlerde tıkalı otobanlar bir sorun olduğundan, her yıl hizmet verdikleri yolcu sayısıyla tıkanmış olan havayollarının tıkanmasını da çabuklaştırmaktadır.

19) . Some people have built bomb shelters in case there should be a nuclear war.
A) Bazı insanlar, nükleer savaşı engellemek için sığınaklar yapmıştır.
B) Bazı insanlar savaş çıkma olasılığına karşı bombaları koymak için sığınaklar yapmışlardır.
C) Bazı insanlar nükleer bir savaş olasılığına karşı bomba sığınaklan yapmışlardır.
D) Bir nükleer savaş olasılığı olduğunda insanlar bomba sığınaklan yapmışlardır.
E) Bir nükleer savaş olursa insanların yaptıklan bomba sığınakları işe yaramaz.

20) . The similarities between American and British English far outweigh the differences.
A) İngiliz İngilizcesi ve Amerikan İngilizcesi arasındaki benzerlikler kadar ayrılıklar da çoktur.
B) İngiliz İngilizcesi ve Amerikan İngilizcesi arasındaki benzerlikleri bulmak için uzun yol almak gerekir.
C) İngiliz İngilizcesi ve Amerikan İngilizcesi arasındaki benzerlikler farkılıklardan çok fazladir.
D) İngiliz İngilizcesi ve Amerikan İngilizcesi arasında bulunan benzerlikler farklılıklardan çok daha fazla önemlidir.
E) Önemli olan İngiliz İngilizcesi ve Amerikan İngilizcesi arasındaki benzerlikler kadar farklılıklar da olmasıdır.

21) . Unless each citizen immediately starts working to conserve our natural resources, daily life for each of us will be extremely different by the dawn of the twenty-first century.
A) Her vatandaş doğal kaynaklarımızı korumak için derhal işe girişmezse, yirmibirinci yüzyılın başında yaşam hepimiz için çok farklı olacaktır.
B) Yirmibirinci yüzyılın şafağında günlük yaşantımızın çok farklı olmasını istemiyorsak her vatandaş doğal kaynaklarımızı korumak için derhal işe girişmelidir.
C) Her vatandaş doğal kaynaklarımızı korumak için derhal işe girişmedikçe yirmibirinci yüzyılda günlük yaşam koşullarımızın istediğimiz gibi olması mümkün olmayacaktır.
D) Yirmibirinci yüzyılda hepimiz için giinlük yaşamın çok farklı olabilmesi için her vatandaş doğal kaynaklarımızı korumak için derhal şafakla birlikte işe girişmelidir.
E) Her vatandaş doğal kaynaklarımızı korumak için derhal işe girişmedikçe, yirmibirinci yüzyıl şafağının getireceği günlük yaşamımız bugünkünden farklı olamayacaktır.

22) . Wasteful consumption of our natural resources may demolish our society as we know it.
A) Bildiğimiz gibi doğal kaynakların israf içinde kullanılması toplumumuzu ortadan kaldırabilir.
B) Doğal kaynaklarımızın savurganca tüketimi, bildiğimiz şekliyle toplumumuzu yok edebilir.
C) Doğal kaynaklann savurganca tüketimi, bildiğimiz kadarıyla, toplumumuzu ortadan kaldırabilir.
D) Bildiğimiz gibi, doğal kaynaklarını savurganca tüketen toplumlar yok olur.
E) Doğal kaynaklarını istedikleri gibi savurganca kullanan toplumlar yok edilir.

23) . To avoid the various foolish ideas to which mankind is prone, no superhuman genius is required.
A) İnsanoğlunun yatkın olduğu aptalca fikirlerden kaçınmak için gereken şey insanüstü bir dehadır.
B) İnsanüstü bir deha olmaksızın insanoğlunun yatkın olduğu aptalca fikirlerden kaçınmak mümkün değildir.
C) Sadece insanüstü bir dehaya sahip olanlar insanoğlunun yatkın olduğu aptalca fikirlerden kaçınabilirler.
D) İnsanoğlunun yatkın olduğu aptalca fikirlerden kaçıncak insanüstü dehanın gerektirdiği bir şeydir.
E) İnsanoğlunun yatkın olduğu aptalca fikirlerden kaçınmak için, insanüstü deha gerekmez.


24) Ideally, research centres should encourage creative interaction among the people who work there.
A) İdeal olan yaklaşım, araştırma merkezlerinin, çalışanları arasında yaratıcılığı geliştirmesidir.
B) İdeal olarak, araştırma merkezlerinde çalışanlar arasında etkili bir işbirliği kurulmalıdır.
C) İdeal bir araştırma merkezi içerisinde çalısan herkes, yaratıcı olmaya teşvik edilmelidir.
D) Çalışanlar arasında ideal bir etkileşim yaratabilmek, araştırma merkezlerinin önemli bir görevidir.
E) İdeal olarak, araştırma merkezleri, orada çalışanlar arasında yaratıcı etkileşimi teşvik etmelidir.

25) Our products are extremely varied and include both the simple and the comparatively complicated.
A) En basitinden oldukça karmaşığına kadar, ürünlerimizin her çesidine aşırı bir talep mevcuttur.
B) Ürünlerimizin çeşitliliği, basit ve karmaşık olanların bir arada sunulmasıyla sağlanır.
C) Hem basit hem de fazlaca karmaşık ürünlerimizin olması, çeşitliliği artırıyor.
D) Ürünlerimiz son derece çeşitlidir ve hem basit hem de oldukça karmaşık olanları içerir.
E) Ürünlerimizin yalnızca basitlerine değil oldukça karmaşık olanlarına da aşırı talep vardır.

Menu

Çeviri Formları

Çevirmenlik başvurusu

Copyright © Designed by ingilizce çeviri sitemap