İngilizce Çeviri Testleri Ana Sayfası
TEST – 28
1) . Penicillin is perhaps the best known antibiotic, whose discovery and later development is among mankind's greatest achievements.
A) Penisilin'in son zamanlardaki gelişimi onun en çok tanınan antibiyotik olmasını sağlamıştır.
B) Keşfedilmesi ve songelişmeleri insanlığın en büyük keşiflerinden olan penisilin belki de en çok tanınan antibiyotiktir.
C) Penisilinin keşfi belki de insanlığın gelişimine ençok bilmen yararları sağlayacaktır.
D) Penisilinin en iyi antibiyotik olduğunu bilenler insanlığın gelişimi için başka antibiyotikler de kaşfetmeye çalışıyorlar.
E) Penisilini keşfedenler belki de insanlığın gelişimine en büyük katkıda bulunmuştur.
2) . The objective of any advertisement is to convince people that it is in their best interests to take an action the advertiser is recommending.
A) Her reklamın amacı, insanları reklamcının tavsiye ettiğini yapmanın onların yararına olduğuna inandırmaktır.
B) İnsanların yararına olan şey reklamcıların tavsiyelerine kulak asmaktır.
C) Herhangi bir reklama karşı çıkmak reklamcının değil insanların zararına olacaktır.
D) Reklamcının öğütlerine uymayı amaç edinen insanlar sonunda çok yararlı bilgiler edinebilir.
E) İnsanlar, bir reklamcının amacımının onları en iyi ürünleri satın almaya ikna etmek olduğunu düşünürler.
3) . Should a college graduate wish further education, a university offering a Ph. D. degree may be selected.
A) Üniversiteden mezun olan bir öğrenci doktora programı olan bir, üniversiteye girmelidir.
B) Her üniversite mezunu ille de doktora yapmalı mıdır?
C) Doktora yapmak isteyenler önce bir üniversiteden mezun olmalıdırlar.
D) Bir üniversite mezunu daha fazla öğrenim görmek isterse, doktora programı olan bir üniversite seçilebilir.
E) Bir üniversiteden mezun olup doktora yapmak isteyen öğrencinin üniversite tarafından seçilmesi gerekir.
4) . Another forms of art, in music many radical changes have taken place in this century.
A) Bu yüzyıl içinde hem müzikte hem de sanatın diğer dallarında çok farklı değişiklikler meydana getirmiştir.
B) Bu yüzyıl, sanatın diğer dalları gibi müzikte de köklü değişikliklerin görüldüğü bir dönemdir.
C) Sanatın diğer dallarında olduğu gibi, müzikte de bu yüzyılda pek çok köklü değişiklik olmuştur.
D) Bu yüzyıl içinde meydana gelen değişiklikler, müzikte olduğu kadar sanatın diğer dallarında da etkili olmuştur.
E) Müzikte bu yüzyıl içinde meydan a gelen değişiklikler, sanatın diğer dallarındakiler kadar önemlidir.
5) . Following the earthquake, lorry loads of medical supplies were immediately sent to the area.
A) Deprem nedeniyle, tıbbi malzeme yüklü kamyonlar derhal bölgeye ulaştırıldı.
B) Depremden sonra kamyonlar dolusu tıbbi malzeme derhal bölgeye gönderildi.
C) Depremle birlikte derhal kamyonlar yüklenerek bölgeye tıbbi malzeme gönderilmiştir.
D) Kamyonlar dolusu tıbbi malzeme derhal deprem bölgesine ulaştırılmıştır.
E) Tıbbi malzemenin depremden hemen sonra bölgeye ulaştırılması kamyonlarla gerçekleştirilmiştir.
6) . The credit problem should have been settled before work began on the construction of the third bridge.
A) Üçüncü köprünün yapımı ile ilgili çalışmalar başlamadan önce kredi sorunu halledilmiş olmalıydı.
B) Kredi sorunu, üçüncü köprünün yapımı başlamadan önce halle- dilmiş olacak.
C) Üçüncü köprünün yapımına yönelik çalışmaların başlaması ile kredi sorunu çözümlendi.
D) Kredi sorunu, üçüncü köprünün yapım çalışmaları başlayınca çözümlenebilirdi.
E) Üçüncü köprünün yapımından önce kredi sorunu çözümlenmiş ve çalışmalar başlamıştır.
7) . The first bank to provide support for the irrigation project were the private sector ones.
A) Özel sektöre ait ilk bankalar, öncelikle sulama projelerine destek sağlamıştır.
B) Özel sektöre ait bankaların birçoğu bu sulama projesini destekledi.
C) Özel sektör bankaları, sulama projesini en önce destekleyen bankalardı.
D) Sulama projesi için destek sağlayan ilk bankalar özel sektöre bankalarıydı.
E) Sulama projesine destek sağlayan bankalardan biri de bir özel sektör bankasıydı.
8) . Many international organizations have been invited to contribute generously to the fund set up to the fight famine in Africa.
A) Afrika'da açlığa karşı savaşmak amacıyla kurulan fona birçok uluslar arası kuruluştan bol katkı sağlanmıştır.
B) Afrika'da açlıkla savaşabilmek, ancak birçok uluslar arası kuruluş ilgili fona cömertçe katkıda bulunursa mümkün olacaktır.
C) Uluslar arası kuruluşların çoğu, Afrika'daki açlığa karşı savaşmak amacıyla kurulmuş olan fona fazlasıyla katkıda bulunmuştur.
D) Pek çok uluslar arası kuruluş, Afrika'da açlığa karşı savaşmak için oluşturulan fona bol miktarda katkıda bulunmayı düşünmektedir.
E) Pek çok uluslararası kuruluş, Afrika'daki açlıkla savaşmak için oluşturulan fona bol miktarda katkıda bulunmaya çağrılmıştır.
9) . I'm not sure that the new press councillor will be able to answer all the questions concerning the economic situation.
A) Ekonomik konularla ilgili yeni basın danışmanının tüm soruları cevaplıyabileceğini sanmıyorum.
B) Yeni basın danışmanının, ekonomik durumla ilgili tüm sorulara cevap verebileceğinden emin değilim.
C) Yeni basın danışmanının, ekonomik durumla ilgili tüm soruların cevaplanmasında yeterli olduğundan emin değilim.
D) Yeni danışmanın, basının ekonomi ile ilgili tüm sorularına cevap verebileceğiniden şüpheliyim.
E) Basını ilgilendiren tüm soruların yeni ekonomi danışmanı ta- rafından cevaplanabileceğini sanmıyorum.
10) . One other problem affecting the project is the shortage of skilled labour in the area.
A) Bölgede nitelikli işgücünün bulunmayışı, projeyi etkileyen bir diğer sorundur.
B) Nitelikli iş gücü yetersizliği, bölgeyle ilgili projeyi etkileyen diğer bir sorundur.
C) Bölgede nitelikli işgücünün bulunmayışı, projeyi olumsuz olarak etkileyen ayrı bir sorundur.
D) Bölgede projeyi olumsuz olarak etkileyen diğer sorunlardan biri, nitelikli işgücünün yokluğudur.
E) Projeyi etkileyen bir diğer sorun, bölgedeki nitelikli işgücü yetersizliğidir.
11) . The solar system is composed of the sun and nine planets.
A) Güneş sisteminde güneş ve dokuz adet gezegen vardır.
B) Dokuz gezegen ve güneş, güneş sisteminin oluşmasına neden olur.
C) Güneş sistemi güneş ve 9 gezegenden oluşur.
D) Güneş ve 9 gezegenden oluşan sisteme güneş sistemi deriz.
E) Güneş ve 9 gezegen güneş sistemini oluşturur.
12) . A new student feels alone at first.
A) Yeni öğrenciler ilk başta kendilerini yalnız hissederler.
B) Yalnızlık okula ilk defa gelen öğrencilerce hissedilir.
C) Yalnız bir öğrenci kendini mutsuz hisseder.
D) Yeni bir öğrenci başlangıçta kendini yalnız hisseder.
E) Kendini yalnız hissedenler yeni öğrencilerdir.
13) . Nearly all metals conduct heat better than wood.
A) Çoğu metaller ısıyı tahtadan daha iyi geçirir.
B) Metallerin bir kısmı ısıyı tahtadan iyi geçirir.
C) Tahtalar metallerden daha iyi geçirgendir.
D) Çoğu metaller tahta kadar iyi iletkendir.
E) Tahtalar çoğu zaman metallerden daha iyi ısı geçirir.
14) . Neil Armstrong stepped on the moon first.
A) Neil Armstrong ayda ilk yürüyen kişidir.
B) Neil Armstrong önce ayda yürüdü.
C) Neil Armstrong ayda önce yürüdü.
D) Önce ayda Neil Armstrong yürüdü.
E) Önce ayda yürüyen kişi Neil Armstrong'dur.
15) . Ice melts in warm water.
A) Buz sıcak suda eriyor.
B) Buz sıcak suda erir.
C) Buz sıcakta erir.
D) Buz sıcakta erirmiş
E) Buz sıcak suda erirmiş.
16) . The school is closing an hour later than normal tomorrow.
A) Okulu yarın bir saat geç tatil etmeyi düşünüyoruz.
B) Yarın okul kapanma saati bir saat ileriye alındı.
C) Yarın okul her zamankinden bir saat geç kapanacak.
D) Okul yarın bir saat geç kapanacak.
E) Yarından itibaren okul bir saat geç kapanacak,
17) . Academic attainment was measured by the degree of achievement in the requisite tests and examinations of the students' own faculties.
A) Öğrencinin kendi yeteneklerinin ölçüldüğü zorunlu test ve sınavlar onun akademik başarısını belirlemeye yarar.
B) Akademik başarı, öğrencinin kendi yeteneklerinin ölçüldüğü zorunlu test ve sınavlardaki başarı derecesiyle ölçülürdü.
C) Akademik başarı için öğrencinin zorunlu test ve sınavları başarı ile vermesi gerekir.
D) Öğrenci kendi yeteneklerinin ölçüldüğü zorunlu test ve sınavlarda akademik başarısının yetenekleriyle uyumunu anlar.
E) Öğrencinin yeteneklerin ölçüldüğü zorunlu akademik test ve sınavlar öğrencinin başa derecesiyle ölçülür.
18) . It is clear that English is essential for the majority of students for many purposes apart from reading textbooks.
A) İngilizce'nin öğrencilerin çoğu için ders kitapları okumanın dışında pek çok amaç için gerekli olduğu açıktır.
B) İngilizce ders kitapları okumanın pek çok amacı vardır.
C) Ders kitapları okumanın dışında da İngilizce'nin öğrenciler için gerekli olduğu açıktır.
D) Açık olan şudur ki, İngilizce, ders kitapları okumanın dışında da çok yararlıdır.
E) Yararlı olan İngilizcenin ders kitaplarının dışında da kullanılmasıdır.
19) . An observer shall not see a rainbow unless there are drops of water suspended in the air.
A) Gökkuşağı, havada kalmış su damlacıkları yoksa gözlemciler tarafından görülemez.
B) Havada asılı kalmış su damlacıkları gökkuşağının görülmesini sağlar.
C) Bir gözlemci, havadaki su damlacıkları sayesinde gökkuşağını görebilir.
D) Bir gözlemcinin gökkuşağını görmek için havadaki su damlacıklarının yardımına ihtiyacı vardır.
E) Bir gözlemci, havada asılı kalmış su damlaciklan yoksa gökkuşağı göremez.
20) . One hundred and nine globes of the size of the earth would be needed to widen from one side of the sun to the other.
A) Yüzdokuz tane küre ile güneşin bir tarafından öbür tarafına ulaşılabilir.
B) Dünya büyüklüğündeki yüzdokuz küre ile güneşin bir tarafından öbür tarafına ulaşılabilir.
C) Güneşin bir tarafından öbür tarafına ulaşmak için yüzdokuz tane dünya küreye ihtiyaç vardır.
D) Dünya büyüklüğündeki yüzdokuz küre Güneşin bir tarafından öbür tarafına ulaşmamızı sağlar.
E) Güneşin bir tarafından öbür tarafına ulaşmak için dünya büyüklüğündeki kürelerden yüzdokuz tane gereklidir.
21) . In August 1865, determined that her son would have piano lessons, Linda took to the fields to pick beans.
A) 1865 yılının Ağustosunda, Linda oğlunun piyano dersi vermesinde kararlı bir biçimde fasulye tarlaları satın aldı.
B) 1865 yılının Ağustosunda, Linda oğluna piyano almak için fasulyeleri tarlalara taşıdı.
C) 1865 yılının Ağustosunda, Linda oğluna piyano dersi aldırtmakta kararlı olarak fasulye toplamak üzere tarlaların yolunu tuttu.
D) Ağustos 1865'de Linda tarlalarda fasulye toplayarak para kazanmaya karar verip oğluna piyano dersi aldırmak istedi.
E) 1865 Ağustosunda Linda oğluna piyano dersleri aldırmaya karar vererek tarla satın aldı ve fasulye toplamaya başladı.
22) . You may make analyses by making changes in the program.
A) Analizler yapmak istiyorsanız programda değişiklik yapmalısınız.
B) Programdaki değişiklikleri yapmak için analiz gereklidir.
C) Programdaki değişiklikler için analiz gerekli olabilir.
D) Programda değişiklik yaparak analizler yapabilirsiniz.
E) Programlarda değişiklik yaparak analiz yapabilirsiniz.
23) . Microwave cooking of vegetables conserves nutritious materials such as vitamin C much better than boiling them in water.
A) Sebzelerin küçük dalgalarla pişirilmesindense suda haşlan- maları C vitaminini çok daha fazla arttırır.
B) Sebzelerin mikrodalga ile pişirilmesi C vitamini gibi besin maddelerini suda haşlanmaktan çok daha iyi korur.
C) Mikrodalga C vitaminli besleyici maddeleri, suda başlamaktan çok daha iyi pişirir.
D) Sebzelerden C vitamini ihtiyacım mikrodalga ile pişirerek karşılarız.
E) Suda .haşlayacak yerde C vitaminli sebzeleri mikrodalga ile pişirerek çok daha iyi koruruz.
24) . The more he attempted to surmount his shyness, the more I overwhelmed he felt.
A) Utangaçlığı, kendisini yenmek için gösterdiği çabaların işe yaramadığını hissetmesine neden oldu.
B) Utangaçlığını yenmek için ne kadar çabaladıysa kendisini o kadar yenik hissetti.
C) Utangaçlığını yenmek için ne kadar çabaladıysa da beceremedi.
D) Utancını daha fazla yendikçe kendisini zafer kazanmış gibi düşündü.
E) Daha fazla utangaçlığın sonucu olarak kendisini daha da yenilmiş hissetti.
25) . Every mother gazes in wonderment at the miracle that she has given birth to.
A) Her anne doğurduğu o harika şeye bakarak hayranlık duyar.
B) Her anne doğurduğu çocuğa bakmakla yükümlüdür.
C) Annelerin hepsine çocuk doğurdukları için hayranlıkla bakılır.
D) Her anne doğurduğu o harika şeyi hayran hayran seyreder.
E) Annelerin hepsine doğurdukları şey harika gelir.