İngilizce Çeviri Testleri Ana Sayfası
TEST – 31
1) . He recommends that universities revise their priorities in order to help achieve important national goals.
A) Ulusal hedeflere ulaşmada, ancak önceliklerini değiştiren üniversitelerin önemli katkıda bulunabileceğini belirtiyor.
B) Önemli ulusal hedeflere ulaşılmasına yardımcı olacak öncelikleri üniversitelerin belirlemelerini öneriyor.
C) Ulusal açıdan önemli hedeflere ulaşmada yardımcı olmak isteyen üniversitelerin, önceliklerini buna göre belirlemelerini öneriyor.
D) Ulusal hedeflere ulaşmada başarı sağlanması için, üniversitelerin gereksinimlerine öncelik tanınmasının önemli olduğunu belirtiyor.
E) Önemli ulusal hedeflere ulaşılmasını sağlamak için üniversitelerin kendi önceliklerini gözden geçirmelerini öneriyor.
2) . Even though the satellites have a life span of only three to five years, NASA intends to benefit from them for a longer period.
A) Her ne kadar uydular yalnızca üç ile beş yıllık bir ömre sahipseler de NASA bunlardan daha uzun bir süre için yararlanmayı amaçlıyor.
B) Uydularda ancak üç ile beş yıl yaşanabildiğinden NASA bunlan daha faydalı bir hale getirmeyi planlıyor.
C) Uydulardan ancak üç ile beş yıl yararlanıldığı anlaşıldığından NASA bunları göndermeyi durdurmak niyetinde.
D) Uydulann ömrünün üç ile beş yıl olduğunun anlaşılmasına rağmen NASA hala bunlardan daha uzun bir süre yararlanılabileceğini savunuyor.
E) NASA, ömrü yalnızca üç ile beş yıl olduğu anlaşılan uydulardan daha uzun süre yararlanabilme yollarını arıyor.
3) . The prospects of an everlasting peace depend on how well the interim arrangements can be made to work.
A) Sürekli barışın sağlanması, geçici anlaşmaların bozulmaması için gösterilecek çabaya bağlı olacaktır.
B) Sürekli barış umudu, ara düzenlemelerin ne kadar iyi işletilebileceğine bağlıdır.
C) Geçici anlaşmalara ne ölçüde uyulursa, sürekli barış sağlanması olasılığı da o kadar artacaktır.
D) Kalıcı bir barış umudu, geçici düzenlemelerin ne kadar işe yarayacağına bağlıdır.
E) Barışın sürekli olup olmayacağı, iyi niyet çabalarının karşılıklı, olarak sürdürülmesine bağlıdır.
4) . The fact that you can understand this sentence doesn't prove that you are literate.
A) Gerçek şu ki böyle bir cümle kurabilmiş olmanız okuryazar olduğunuzun kanıtı olamaz.
B) Gerçek şu ki bu cümleyi anlamakla edebiyat bilginizi kanıtlamış olmazsınız.
C) Gerçek şu ki bu cümlenin anlamını çözebilmiş olmanız aydın olduğunuzu kanıtlamaz.
D) Bu cümleyi anlayabilmeniz okuryazar olduğunuzu kanıtlamaz.
E) Bu cümledeki gerçeği görebilmeniz okuryazar olduğunuzun kanıtı değildir.
5) . We believe the only way to make regulations work is to make them mandatory.
A) Çalışma sırasında kuralların düzenli olarak uygulanması gerektiğine inanıyoruz.
B) Kanımızca, kuralların işlemesini sağlamanın tek yolu onları zorunlu kılmaktır.
C) Düzenli bir çalışmanın ancak gerekli kuralların uygulanmasıyla mümkün olacağına inanıyoruz.
D) Kuralların, ancak zorunlu hallerde uygulanması gerektiğine inanıyoruz.
E) Kanımızca, ancak kurallar uygulandığı takdirde düzenli bir çalışma yapılabilir.
6) . The results are especially worrying because many employers are now looking for people with a good knowledge of mathematics.
A) Sonuçların özellikle üzücü olan yanı şu ki çoğu işveren, başvuranların daha iyi matematik bilgisine sahip olmaları gerektiğini belirtmiş.
B) Sonuçlar özellikle şaşırtıcı çünkü şimdi çoğu işveren iyi matematik bilgisine sahip kişilere gereksinimi duyuyor.
C) Sonuçlar özellikle önemli, çünkü işverenlerin çoğu şimdi işçilerinin daha iyi matematik bilmesini istiyor.
D) Sonuçlar özellikle endişe verici, çünkü şimdi pek çok işveren iyi matematik bilgisine sahip kişiler arıyor.
E) Sonuçlar özellikle ürkütücü çünkü işverenlerin çoğu artık sadece iyi matematik bilgisine sahip kişilere iş veriyor.
7) . Of all the great changes in the history of the world, none has been more dramatic and more rapid than the end of colonialism.
A) Dünya tarihinde görülen diğer küçük büyük değişimler, sömürgeciliğin kaldırılması kadar çarpıcı ve etkileyici olmamıştır.
B) Dünya tarihindeki tüm büyük değişimlerden hiçbiri, sömürgeciliğin sona ermesinden daha çarpıcı ve daha hızlı olmamıştır.
C) Dünya tarihinde, sömürgeciliğin sona ermesinden daha çarpıcı ve daha önemli başka hiçbir büyük değişim yoktur.
D) Dünya tarihini incelediğinizde görüyoruz ki sömürgeciliğe son verilmesinden daha çarpıcı ve daha güç başka bir değişim yoktur.
E) Dünya tarihindeki büyük değişiklikler içinde hiçbiri, sömürgeciliğin tamamen kaldırılması kadar çarpıcı ve kapsamlı değildir.
8) . Anyone who commits a crime anywhere in the country nowadays becomes known to everyone the very next day through media.
A) Ülkenin değişik yerlerinde cinayet işleyen herhangi biri ertesi gün medya tarafından bilinir.
B) Ülkenin herhangi bir yerinde suç işleyen biri, günümüzde, medya sayesinde hemen ertesi gün herkes tarafından tanınıyor.
C) Bugünlerde ülkede suç işleyen herhangi bir kimse bir sonraki gün gazetelerde teşhir ediliyor.
D) Ülkenin neresinde olursa olsun, bugünlerde herhangi bir kimsenin işlediği bir suç medya tarafından bilinir.
E) Suç işleyen herhangi bir kimse medya tarafından bir sonraki gün herkese tanıtılır.
9) . Examples help the reader move from the abstract to the concrete levels and thus visualize the writer's point.
A) Örnekler, okurun soyut kavramlardan somut kavramlara geçişine yardım eder ve böylece kişi yazarın görüşünü gözünde canlandırabilir.
B) Örnekler, okurun soyut ve somut düzeyler arasındaki hareketine imkan verirken kişi, yazarın görüşünün adeta bir görüntüsünü kafasında canlandırır.
C) Örnekler okuru soyut ve somut kavramlar arasında gezdirirken o kişi yazarın görüşüne boyutlandırabilir.
D) Okur soyut kavramdan somut olanlara geçerken örneklerden yardım alır ve böylece yazarın görüşünü gözünde canlandırır.
E) Örneklerle, okur soyut ve soyut kavramları daha iyi idrak eder ve böylece yazarın görüş açısını görebilir.
10) . Is rescuing the life of a living creature any different from, say, preventing a tree from being chopped down where the rights to live are concerned?
A) Bir canlının hayatını kurtarmakla, sözgelimi, bir ağacı kesilmekten kurtarma arasında yaşam hakkına saygı bakımından ne fark olabilir?
B) Yaşam hakkı ön plana çıktığında, canlının hayatını kurtarmakla bir ağacı kesilmekten kurtarma arasında bir fark var mıdır?
C) Yaşam hakkının öne çıktığı yerde, bir ağacı kesilmekten kurtarmak yaşayan bir canlının hayatını kurtarmaktan farklı mıdır?
D) Sözgelimi, bir canlının hayatını kurtarmak, yaşam hakkına saygı söz konusu olunca, bir şekilde farklı mıdır?
E) Yaşam hakkına saygı gösterilen bir yerde, bir canlının hayatını kurtarmak ve bir ağacı imha edilmekten kurtarmak farklı şeyler midir?
11) . Intending air crew undergo searching tests to discover whether they are by disposition and character appropriate for the work.
A) Sıkı testlerden geçmeleri amaçlanan hava tayfalarında fiziksel olarak ve karakter itibariyle işe uygunluk aranıyor.
B) Niyeti olan hava tayfalarının sıkı tetkik ve araştırmaya alınarak karakter ve fizik yapısı itibariyle işe uygun olup olmadıkları ortaya çıkarılıyor.
C) Uçuş ekibinde görev almak isteyenler karakter ve fizik olarak işe uygun olup olmadıklarının anlaşılması için sıkı testlerden geçiyorlar.
D) Uçuş ekibi, araştırma testlerinden geçmeyi amaçlayarak işe karakter ve fizik yapısı itibariyle uygun olup olmadıklarının anlaşılmasını istiyor.
E) Uçuş ekibi, karakter ve fizik olarak uygunlukları anlaşılabilsin diye sıkı testlerden geçmeye niyet etmişler.
12) . Thatcher, who came to power in 1979, instantly curtailed the freedom of authorities to determine their own levels of spending.
A) Thatcher 1979'da iktidara gelir gelmez yerel yönetimlerin harcama özgürlüğünü tamamen ortadan kaldırmaya karar verdi.
B) Thatcher 1979'da iktidara geldiğinde, yerel yönetimlerin kendi harcama düzeylerini belirleme özgürlüğünü derhal kaldırdı.
C) Yerel yönetimlerin kendi harcama düzeylerini belirleme özgürlüğü, Thatcher'in 1979'da iktidara gelmesiyle son buldu.
D) 1979 yılında iktidara gelen Thatcher, yerel yönetimlerin kendi harcamalarını belirleme özgürlüğünü hemen kısıtladı.
E) Thatcher 1979'da iktidara gelince, ilk işi yerel yönetimlerin kendi bütçelerini belirleme özgürlüğünü kısıtlamak oldu.
13) . As mentioned in the introductory part of the report, New Caledonia, annexed by France in 1853 comprises New Caledonia itself and a variety of other islands in the South Pacific.
A) Raporun giriş bölümünden de anlayacağınız gibi, Güney Pasifik'teki çeşitli adalardan oluşan Yeni Kaledonya, 1853 yılında Fransa tarafından ilhak edilmiştir.
B) Yeni Kaledonya'nın Fransa tarafından ilhak edildiği ve Güney Pasifik'teki pek çok adadan oluştuğu, 1853'te yapılmış bir raporun giriş bölümünde belirtilmiştir.
C) Yeni Kaledonya ve Güney Pasifik'teki diğer bazı adaların 1853'te ilhak edildiği, Fransızlara ait bir raporun giriş bölümünde vurgulanmıştır.
D) Raporun giriş bölümünde belirtildiği gibi, 1853'te Fransa tarafından ilhak edilen Yeni Kaledonya, Yeni Kaledonya'nın kendisinden ve Güney Pasifik'teki çeşitli diğer adalardan oluşur.
E) 1853'te ilhak edilen Yeni Kaledonya'nın Güney Pasifik'teki irili ufaklı pek çok adadan ve Yeni Kaledonya'nın kendisinden oluştuğu, ilk olarak bu raporda açıklanmıştır.
14) . The Nobel Foundation was founded at the beginning of the century to put into effect the wishes expressed by Alfred Nobel in his will.
A) Yüzyılın başında kurulan Nobel Vakfı'nm amacı, Alfred Nobel'in vasiyetnamesindeki dileklerini hayata geçirmektir.
B) Alfred Nobel'in vasiyetnamesinde ifade ettiği hedeflere ulaşmak için yüzyılın başlarında Nobel Vakfı kurulmuştur.
C) Nobel Vakfı, Alfred Nobel tarafından vasiyetnamesinde ifade edilen dilekleri hayata geçirmek için yüzyılın başında kuruldu.
D) Alfred Nobel tarafından hazırlanan vasiyetnamedeki dilekleri gerçekleştirebilmek amacıyla,yüzyılın başında Nobel Vakfı'nın kurulması sağlanmıştı.
E) Nobel Vakfı'nm kuruluş amacı, Alfred Nobel tarafından yüzyılın başında kaleme alınan vasiyeti hayata geçirmektir.
15) . Today thousands of meteorological observation stations are in operation all over the world and supply us with estimates of a variety of atmospheric situations.
A) Bugün binlerce have gözlem istasyonu tüm dünya üzerinde faaliyet göstermekte ve bize çeşitli atmosfer durumları ile ilgili tahminleri sağlamaktadır.
B) Bugün dünya üzerindeki binlerce hava gözlem istasyonu atmosfer durumları ile ilgili bilgileri bize eksiksiz olarak aktarmaktadır.
C) Dünya üzerindeki binlerce hava gözlem istasyonundan atmosfer durumları ile ilgili günlük tahminleri elde edebilirsiniz.
D) Günümüzde, atmosfer olayları ile ilgili tüm gelişmeler, yeryüzünde faaliyet gösteren binlerce have gözlem istasyonu tarafından takip edilmektedir.
E) Günümüzde,atmosferde yer alan pek çok olayı, yeryüzünde faaliyet gösteren binlerce hava gözlem istasyonunun çalışmaları sayesinde öğreniyoruz.
16) . On the surface of Mars, the fourth nearest planet to the sun, one sees vast plains which have been subject to extreme rain over hundreds of millions of years.
A) Mars, güneşe en yakın dördüncü gezegen olmasına rağmen, yüzeyinde, yüz milyonlarca yıl büyük yağışlar, almış çok büyük ovalar göze çarpmaktadır.
B) Yüzeyinde, yüz milyonlarca yıl büyük sel baskınlarına maruz kalmış ovaları olan Mars, Güneş'e en yakın dördüncü gezegendir.
C) Mars, güneşe en yakın dördüncü gezegen olduğu için, yüzeyindeki çok geniş ovalar yüz milyonlarca yıl şiddetli yağmurlara maruz kalmıştır.
D) Güneş'e en yakın dördüncü gezegen Mars'ın yüzeyinde, yüz milyonlarca yıl aşırı yağmura maruz kalmış geniş ovalar görülmektedir.
E) Güneşe en yakın dördüncü gezegen olan Mars'ın yüzeyi, yüz milyonlarca yıl aşırı yağmura maruz kalmış sınırsız ovalardan oluşmaktadır.
17) In recent years, thousands of scientists from all over the world have taken part in a multi-purpose study of the arctic areas.
A) Son yıllarda, dunyanın her tarafından binlerce bilim adami, kutup bölgeleri ile ilgili çok amaçlı bir araştırmada yer almıştır.
B) Son yıllarda kutuplarla ilgili olarak yürütülen ve çeşitli amaçları içeren bir araştırmaya, dünyanın her tarafından binlerce bilim adamı katıldı.
C) Dünyanın her tarafından gelen binlerce bilim adamı, kutup bölgelerine yönelik olarak son yıllarda yapılan geniş bir araştırmada görev almıştır.
D) Kutupların çeşitli yönlerden araştırılması için son yıllarda dünyanın her tarafından binlerce bilim adamına görev verilmiştir.
E) Kutup bölgelerinde çok yönlü bir araştırma yapmak için son yıllarda dunyanın çeşitli yerlerinden binlerce bilim adamı başvuruda bulunmuştur.
18) We can't deny the fact that the inventions and discoveries of twentieth century have altered the structure of our society a great deal.
A) Yirminci yüzyılın toplum yapısı inkar edilemeyecek şekilde buluş ve keşifleri değiştirmiştir.
B) Yirminci yüzyılın buluş ve icatlarının toplumumuzun yapısını büyük ölçüde değiştirdiği gerçeğini inkar edemeyiz.
C) Yirminci yüzyılın buluş ve keşifleri toplumumuzu büyük ölçüde değiştirmiştir.
D) Yirminci yüzyılın buluşlarının toplumda değiştirildiği gerçeğini büyük ölçüde inkar edemeyiz.
E) Buluş ve yeni icatların yirminci yüzyılda toplumda değişiklik yarattığını görmezlikten gelemeyiz.
19) The guest speaker maintains that science has altered the way we think about the structure of the universe.
A) Konuk konuşmacıya göre, bilim sayesinde evrenin boyutlan ile ilgili görüşlerimiz temelden değişmiştir.
B) Konuk konuşmacı, bilimin, evrene bakış açımızı tamamen değiştirdiğini ileri sürdü.
C) Evrenle ilgili düşüncelerimiz, konuk konuşmacının da belirttiği gibi, bilimin etkisiyle büyük değişikliğe uğramıştır.
D) Evrenin şekli hakkındaki düşüncelerimizin bilimle değiştiğini, konuk konuşmacı vurguladı.
E) Konuk konuşmacı, bilimin, evrenin yapısına ilişkin düşünme biçiminizi değiştirdiğini ileri sürmektedir.
20) Obviously, each country ought to be entitled to know the source and size of foreign investments so as to protect its own security.
A) Her ülke, kendi güvenliğini sürdürebilmek içiri, yabancı yatırımların kaynak ve amaçlarını açıkça bilmek zorundadır.
B) Açıkça, her ülke, kendi güvenliğini korumak için, yabancı yatırımların kaynağını ve miktarını bilme hakkına sahip olmalıdır.
C) Yabancı yatırımların kaynağı ve kapsamı, güvenlik nedeniyle her ülke tarafından açıkça bilinmelidir.
D) Kendi güvenliğini korumak amacıyla, her ülke, yabancı yatırımların kaynağını ve miktarını araştırmak zorundadır.
E) Her ülke, kendi güvenliğini pekiştirme amacıyla, yabancı yatırımların kaynağını ve hedeflerini açıkça belirlemek zorundadır.
21) Whether or not these programs were successful was the subject of a major debate.
A) Bu programların ne derece geçerli olduğu hususu tartışma konusuydu.
B) Bu programların başarılı olup olmadığı, önemli bir tartışma konusuydu.
C) Bu programların başarısı, büyük bir tartışmanın konusunu oluşturuyordu.
D) Bu programlarla nasıl bir başarıya ulaşılacağı konusu, büyük bir tartışmaya yol açtı.
E) Bu programların başarılı bir şekilde uygulanıp uygulanmadığı konusu üst düzeyde tartışıldı.
22) Unless the nations act decisively to change the current trends, humanity is expected to face a foreseeable crisis.
A) Uluslar günümüzdeki eğilimleri değiştirmek için kararlı davranmazlarsa insanlığın olası bir bunalımla karşı karşıya kalması beklenebilir.
B) Ulusların olası bunalımları kararlı bir biçimde kestirmesi insanlığı umutsuzluklardan kurtarabilir.
C) İnsanlık kararlı davranmadıkça yaygın eğilimleri önleme olanağı bulunmayacaktır.
D) İnsanlığm bunalım beklentisi olmadıkça kararlı davranışlara gerek olmayacağı açıktır.
E) İnsanlığın beklentileri ve olası bunalımlar arasındaki çatışma ulusları kararlı davranmaya şevkedecektir.
23) It is anticipated that the Community is going to take three years to produce its report.
A) Komisyonun raporu için üç yıla gereksinim olduğu bildiriliyor.
B) Komisyonun beklediği rapor üç yıl içinde hazırlanabilir.
C) Topluluğun raporunu hazırlamasının üç yıl sürmesi beklenmektedir.
D) Rapor, Topluluk ile ilgili beklentileri üç yıllık bir sürede gerçekleştirebilecek biçimde değerlendiriyor.
E) Raporun üç yıl içinde gerçekleşmesi Topluluğu zor durumda bırakabilir.
24) Whatever measures the government might take to encourage economic growth, there is bound to be opposition in some quarters.
A) İktisadi büyümeyi sağlayabilmek için Hükümet tarafından alınan kararlar, muhalefetin tepkisini çekti.
B) Bazı çevrelerin muhalefetine rağmen,Hükümet iktisadi büyümeyi hızlandırmak için bir dizi önlem aldı.
C) İktisadi büyümeyi teşvik için Hükümet hangi önlemleri alırsa alsın, bazı çevrelerin muhalefet edeceği kesindir.
D) Hükümetin uygulamaya koyduğu.kararlar bir yandan iktisadi büyümeyi artınrken diğer yandan muhalefetin tepki göstermesine yol açtı.
E) İktisadi büyüme için Hükümetin aldığı çeşitli önlemler, bazı çevrelerin muhalefeti ile karşılaştı.
25) At the heart of the controversy is the fact that plant genes have been studied far less than those of human genes.
A) Tartışmanın özünde, bitki genlerinin insan genlerinden çok daha az incelenmiş olması gerçeği yatıyor.
B) İnsan genlerinin bitki genlerinden çok daha az incelenmiş olması gerçeği tartışmanın odak noktasını oluşturuyor.
C) Öncelikle üzerinde durulması gereken konu şudur ki; bitki genlerinin hangi nedenle insan genlerinden çok daha az incelendiğidir.
D) Konferansın odak noktasını bitki genleri üzerindeki çalışmaların insan genleri üzerindeki çalışmalardan geride kaldığı gerçeği oluşturmaktadır.
E) İnsan genleri üzerinde yapılan çalışmaların bitki genleriyle ilgili çalışmalardan çok daha az oluşu, bu incelemenin özünü oluşturmaktadır.